19. Hukuk Dairesi 2014/2867 E. , 2015/301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı şirket yetkilisi...ile davalı vek.Av...."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı şirket yetkilisi ile davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, 2006-2007 yıllarında davalının ...Bölge Bayiliğini yapan müvekkilinin, 333.756,80 TL cari hesap alacağının keşide edilen ihtarnameye rağmen ödenmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.100 TL.sinin 26.05.2008 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 08.10.2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile müddeabihi 221.743,14 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen 05.09.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan temerrüt tarihi itibariyle 221.743,14 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, cari hesap ilişkisine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı, davalıdan cari hesap alacağı bulunduğunu iddia etmiş, davalı ise davacıya borçlu bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından davalıya verilen çeklerin davacıya iade edildiği konusunda davalı defterlerinde kayıt bulunduğu, iade edilen çeklerin bedellerinin tahsil edilmiş olduğunun kabulü gerektiği, çekler karşılığında davalı tarafından davacıya mal teslim edildiğinin kanıtlanması halinde davacının alacaklı olduğundan söz edilemeyeceği, aksi takdirde davacının alacaklı olduğunun kabulü gerektiği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda sözü edilen çeklerin bedellerinin tahsil edilmeden iade edildiği yönündeki savunma yazılı delille kanıtlanamadığından yerel mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Ancak kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacı ile verildiğinin kabulü gerekir. Yine alım-satım ilişkilerinde dava tarihinde yürürlükte bulunan BK"nun 182.maddesi uyarınca asıl olanın peşin satış olup, mal ve bedelin aynı anda verildiğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Bu durumda mahkemece çeklerin avans olarak verildiği ve karşılığında mal teslim edilmediği yolunda somut olayda bir iddia bulunmadığından hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yöne ilişkin tespitler gözetildiğinde ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilmeden somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.01.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının davalı mobilya üreticisinin bölge bayii olduğu, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmamakla birlikte aralarındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde takip edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda münferit çek keşidesinde bir karine olan çekin bir ödeme aracı olduğu ve mevcut bir borcun ödenmesi için verileceği hususu ile münferit mal satışlarında bir karine olan mal ve bedelin karşılıklı olarak aynı anda teslim edileceği hususunun somut olayda uygulanması mümkün değildir.
Zira taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin uygulanması sürekli ve peyder- pey bir mal tedariki ve para transferi ilişkisini gerektirmekte ve bu ilişki bir cari hesapta takip edilmektedir.
Cari hesap söz konusu olduğunda yukarıda belirtilen hususlar artık karine olarak kabul edilemez.
Bu durumda davalının mal teslimleri davalı için ve davacının bedel ödemeleri davacı için alacak kaydedilecek ve kimin kimden alacaklı olduğu cari hesap dönem sonlarında ve somut olayda olduğu gibi cari hesap ilişkisi sona erdiğinde anlaşılacaktır.
Tarafların ayrı ayrı tuttukları cari hesapların birbirleriyle uyuşmaması halinde mal tesliminin ispat külfeti davalıya, yapılan bedel ödemelerinin ispat külfeti davacıya ait olacaktır.
Mahkemece bu hususları gözeten ve Yargıtay denetimine elverişli bir bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmesi gerekirken usulüne uygun tutulmayan davacı defteri alacak bakiyesinin hükme esas alınması yerinde olmamıştır.
Yerel mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekirken farklı gerekçeyle bozma kararı veren saygıdeğer çoğunluğun görüşüne karşıyım.