Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde icra kefili olan borçlunun maaşına konulan haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, muvafakat bulunduğundan şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun temyizi üzerine Dairemizce, borçlu icra kefilinin hakkındaki takibin kesinleşmesinden ve hacizden önce olması nedeniyle muvafakatin İİK. nun 83/a maddesi gereğince geçerli olmadığı, İİK. nun 83.maddesi kapsamında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu, mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek şikayetçinin maaşına konulan haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK. nun 83.maddesi gereğince, kısmen haczi mümkün olan maaş ve ücretten borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar indirildikten sonra kalan kısmın haczi mümkündür. İİK. nun 83/2.maddesinde haczedilecek miktarın maaş ve ücretin ¼ "ünden az olamayacağı belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece, maaş ve ücrete yönelik şikayet üzerine, borçlunun kendisinin ve ailesinin geçimini temin bakımından, kişisel ve sosyal konumu da gözetilerek, gerektiğinde bilirkişiden rapor da alınarak, almakta olduğu maaş ve ücretlerden ne kadarı ile ailesinin geçimini sağlayabileceği saptandıktan sonra yapılacak kesintilerin tüm gelirlerinin ¼ "ünden aşağı olmamak üzere makul bir oranda yapılmasına karar verilmesi gerekirken, İİK. nun 83.maddesine aykırı şekilde maaşın tamamı yönünden haczin kaldırılması isabetsizdir.
Öte yandan, HMK. nun 305/1.maddesine göre, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez, hükmüne yer verilmiştir.
Tavzih talebi ve usulü başlıklı 306/1.madde gereğince, tavzih talebini içeren dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur.
Somut olayda, borçlu vekilinin 02.04.2012 tarihli dilekçesi ile kararda haczin hangi tarihten itibaren kaldırıldığı hususu belirtilmediğinden bahisle haczin kaldırıldığı tarihin karara şerh edilmesini talep ettiği, mahkemece, talebin kabulü ile haczin 15.06.2010 tarihinden itibaren kaldırıldığına dair tavzih şerhinin karara işlendiği görülmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, mahkemece, tavzih talebini içerir dilekçenin bir nüshasının karşı tarafa tebliğ edilmemesi HMK. nun 306/1.maddesine aykırıdır. Ayrıca, haczin kaldırıldığı tarihin eklenmesi HMK. nun 305/2.maddesinde yer alan, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez, hükmüne de aykırıdır.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK."nun 366. ve HUMK."nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.