4. Hukuk Dairesi 2021/1162 E. , 2021/2269 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Mahkemesi : İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm hakkında davalı ... vekili tarafından istinaf incelemesinin mahkemece süre yönünden reddine dair verilen ek kararın istinafı davalı ... vekili tarafından istenilmekle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf isteminin reddine dair verilen kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada; davacı vekili dava dilekçesinde davacı banka ile dava dışı ... Metal Kaplama Sistemleri İnşaat Taahhüt San Tic. Ltd. Şti ile aralarında imzalanan kredi sözleşmeleri gereğince dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, davalı ...’nun söz konusu kredi sözleşmelerine müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attığını, kredi borcunun geri ödenmemesi üzerine dava dışı şirket ve davalı borçlu ... aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, davalı borçlunun adına kayıtlı malvarlığına rastlanılamadığını, davalı borçlunun adına kayıtlı İzmir ili, ... İlçesi, ... Mah. ... ada, 1 parselde kain B Blok ... nolu taşınmazın davalı ...’ya devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek davalılara arasındaki tasarrufun iptali talep ve dava edilmiştir.
Dava konusu gayrımenkulün davalı ...’den davalı ...’ya devredildiğinin anlaşılmasına göre davalı ... davaya dahil edilmiştir.
Birleşen dosyada da davacı ... vekili de dava konusu gayrımenkul ile ilgili tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Dava konusu gayrımenkul dava dışı başka bir alacaklı tarafından cebri icraya konu edildiği, alacağa mahsuben dava dışı alacaklı tarafından satın alındığı, satıştan sonra 691,19 TL artan para kaldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
1-Asıl davada; dava konusu gayrımenkulün davalı ... elindeyken davalı ..."ya satılmış bulunduğundan İİK."nun 283/2 maddesi gereğince davacının İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2015/11573 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı kalmak kaydıyla mükerrer tahsilata yol açmayacak şekilde devir tarihindeki bedeli olan 460.000,00-TL"yi geçmemek üzere bu bedelin davalı ..."dan; 691,19 TL"nin (Bursa 19 İcra Müdürlüğünün 2016/89 sayılı dosya ile taşınmaz satılmış bulunup arta kalan miktar) davalı ..."dan alınarak davacı ... ‘a verilmesine,
Birleşen davada: dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından dava dışı ..."ya satılmış bulunduğundan İİK."nun 283/2 maddesi gereğince davacının İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2016/14801 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı kalmak kaydıyla devir tarihindeki bedeli olan 460.000,00 TL"yi geçmemek üzere bu bedelin davalı ..."dan alınarak davacı TEB"na verilmesine karar verilmiş, söz konusu karar davalı ... vekili tarafından istinaf edilmiş, mahkemece 04.07.2018 tarihli karar ile istinaf başvurusunun süresinde olmadığından HMK.346 maddesine göre istinaf dilekçesinin reddine dair verilen karar davalı ... tarafından istinaf edilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde; ilk derece mahkemesince, 04/07/2018 tarihli ek karar ile davalı ..."nun istinaf başvurusunun süre yönünden reddine dair verilen ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu, gerekçeli kararın res"en incelenmesi de söz konusu olamayacağından HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davalı ... vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiş, karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunun “Başvuru Süresi” Başlıklı 345. maddesi “(1) İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır.
Tebligat, hukuksal bir işlemin ilgili kimsenin bilgisine sunulması için yetkili makamın, kanunun öngördüğü esas ve usullere uygun bir biçimde yazı veya ilan yoluyla yaptığı belgeleme işlemidir
Adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, kişilerin kendileriyle ilgili hukuki bir prosedür hakkında bilgi sahibi olmalarını gerektir ve bu gereklilik ilgiliye yapılacak tebligatla sağlanacağından tebliğ işlemlerinin adil yargılanma hakkının gerçekleştirilmesi bakımından büyük önem taşıdığı açıktır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmü, Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Mevcut bu mevzuat karşısında, öncelikle kendisine tebliğ yapılacak şahsın adreste bulunmadığı tespit edilerek mazbataya yazılmalı, daha sonra aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine tebligat yapılmalıdır. Öte yandan Tebligat Kanunu"nun 22. maddesi gereğince muhatap yerine tebligat yapılan kişinin de tebellüğe ehil olduğunun mazbataya yazılması gerekmektedir.
Somut olayda, gerekçeli karara ilişkin tebliğ mazbatasının incelenmesinde; gerekçeli kararın 11.01.2018 tarihinde; “adreste muhatapla birlikte sakin babası olduğunu beyan eden ...’ya tebliğ edildi.” açıklaması ile Tebligat Kanunu"nun 16. maddesine göre tebliğ edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Tebliğ memurunca, anılan mevzuat gereği, ödeme emrinin muhatap borçlunun adreste bulunup bulunmadığı ve muhatap yerine tebliğ yapılan şahsın tebellüğe ehil olduğu tespit ve tevsik edilmeksizin doğrudan aynı konutta muhatapla birlikte sakin ikamet eden açıklaması ile babası olduğunu beyan eden...’ya tebliğ edilmesi usulsüzdür.
Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu gerekçeli kararın icra takibine konu edildiğini, dosyadan gönderilen icra emrinin de adreste bizzat ...’ya 21.03.2018 tarihinde tebliğ edilmesine göre, öğrenme tarihi olarak bu tarihin esas alınacağı belirtilmiştir. Ancak; Alacaklının, bir ilâma dayanarak ilâmlı icra takibi yapabilmesi için, hükmün kesinleşmiş olması kural olarak şart değildir; hüküm kesinleşmeden de (tasarrufun iptali davalarında) alacaklı ilâmlı icra yoluna başvurabilir. Karara karşı kanun yoluna başvurulmuş olması (istinaf veya temyiz edilmiş olması), kural olarak ilâmın icrasını durdurmayacaktır .
İlamlı takibe konu edilen icra emrinin tebliğ edilmesi gerekçeli kararın tebliğinin usulsüz olduğunu da bertaraf etmeyecektir.
O halde mahkemece, davalı ...’ye yapılan gerekçeli kararın tebliğ işleminin usulsüz olduğu gözetilerek, borçlunun usule aykırı tebliği öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 24.08.2015 tarihinin gerekçeli kararın tebliğ tarihi olarak kabul edilerek buna göre süresinde yapılan itirazlarının esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi’nin 22.05.2019 tarihli kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK 373/2 maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine, 02.06.2021 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.