10. Hukuk Dairesi 2017/5904 E. , 2019/7078 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Mahkemesi : Ankara 33. İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı Kurum, sigortalının yakalandığı meslek hastalığı nedeniyle, Kurum tarafından bağlanan gelirle, yapılan tedavi giderlerinin rücüan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalının hastalığına ilişkin her hangi bir rapor ya da belge sunulmadığını, tüm önlemlerin alındığını, daha önce çalışılan yerlerde önlemlerin alınmadığını, kaçınılmazlık bulunduğunu, ayrıca davacının gelir bağlama onay tarihinden itibaren faiz talep etmenin yasal olmadığını, ıslah dilekçesine karşı da süresinde zamanaşımı itirazı hakkında beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
“Sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelirin tahsis onay tarihinin 21/02/2005 tarihi olduğu, kurum tarafından talebin 08/12/2016 tarihinde ıslah ettiği, ıslaha karşı davalı tarafın zamanaşımı savunmasında bulunduğu, tahsis onay tarihi itibariyle davacının dava dilekçesi ile talep ettiği 18778,53 TL"yi aşan 41151,85 TL"lik kısmı için talebin zaman aşımına uğradığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile,
1-18778,53 TL"nin tahsis onay tarihi olan 21/02/2005 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 41151,85 TL"lik istemin reddine,” dair hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI: Dava konusu olayda; Y.21. HD"nin onamasıyla kesinleşen tazminat dosyasının işbu dosya yönünden kuvvetli delil teşkil ettiği, dayanılan kusur raporunun içeriğinin oluşa uygun bulunması ve aradan geçen zaman ile meslek hastalığı sebebiyle gelir bağlanan sigortalının vefatı gözetildiğinde yeniden bir kusur değerlendirmesi yapılmasının güç olduğu, 506 sayılı Kanunun 96/ 3. Maddesi ile sigortalının zaman içinde belirlenen sürekli işigöremezlik oranındaki değişimlerin her durumda %25"in üzerinde bulunduğu, böylece ilk peşin sermaye değerinde bir değişime sebep olamadığı, Borçlar Kanununun 131/2. Maddesi gereğince alacaklının dava açması ile zamanaşımının kesilmesinin sadece dava konusu edilen alacak için söz konusu olduğu, kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız o kısmı için zamanaşımının kesildiği, dava dışı kalan bölüm hakkında işlemeye devam ettiği (HGK 22.12.2010 gün, 2010/17-664 E., 2010/689 K. Sayılı kararları), davalı vekilinin ıslaha karşı süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, rücu davaları yönünden 506 sayılı Kanunda zamanaşımına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesinde, bu Kanunda başka suretle hüküm bulunmadığı takdirde her davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunun düzenlendiği, sigortalı ile işveren arasındaki hukuksal ilişki hizmet akdine dayandığı, işverence anılan sözleşmeye aykırı davranmak suretiyle sigortalı zarara uğratıldığından ve 818 sayılı Kanunda ayrık bir hüküm bulunmadığından zamanaşımı konusunda işveren ve işveren vekili bakımından 125. maddede öngörülen 10 yıllık sürenin geçerli olduğu, zamanaşımının başlangıcının, zararın Kurumun yetkili organınca öğrenildiği tarih olduğu, zararı öğrenme olgusunun, gelirler yönünden Kurumun yetkili organının onay günü, giderler için sarf ve ödeme tarihleri itibarıyla gerçekleşmesi karşısında, mahkemece kabul edilen kusur oranı, Kurum zararı ile sorumluları hakkında varılan sonuçta, usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından bahisle istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili temyiz dilekçelerinde özetle, sürekli işgöremezlik derecelerindeki değişmelerin dikkate alınmadığını, son bilirkişi raporunun dosyaya girmesi ve Kurum zararının belirlenmesi üzerine talepte bulundukları için zamanaşımı hususunda verilen kararın hatalı olduğundan bahisle kararın temyizen incelenmesini istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir
2-Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ile sigortalıya yapılmış olan tedavi giderleri de istenmiş olmasına rağmen yapılan yargılama neticesinde tedavi giderleri hakkında hüküm tesis edilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılması ile Ankara 33. İş Mahkemesinin 11.04.2017 tarihli hükmünün 1. bendinin silinerek yerine ""18.778,53 TL ilk peşin sermaye değerli gelirin onay tarihi olan 21.02.2005 tarihinden, 113,54 TL hastane masrafının sarf tarihi olan 28.12.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine"" ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine 07/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.