20. Hukuk Dairesi 2015/12349 E. , 2017/2336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 04.03.2015 tarihli dilekçe ile; müvekkillerinin maliki olduğu ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde bulunan 107 ada 174 parsel sayılı taşınmazın ... olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 10.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 12.06.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 262.432,84.-TL tazminatın 10.000.-TL"sinin dava tarihinden, ıslah edilen miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, çekişmeli taşınmazın 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen ... tahdidi içinde kaldığını, ... kadastrosuna itiraz edilmediğinden tapunun hukuki değerini kaybettiğini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, 6292 sayılı Kanundaki haklar kullanılmadan tazminat davası açılamayacağını, Hazinenin kusursuz sorumluluğundan söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu sicilinin doğru tutulmadığından TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 262.432,84.-TL tazminatın 10.000.-TL"sinin dava tarihinden, ıslah edilen miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden ; 1964 yılında yapılan kadastro sırasında ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii 282 parsel sayılı 8.920 m² yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı uygulanarak tarla niteliği ile İsmail Gençer adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra ırsen intikal yoluyla davacılara geçtiği, yenileme üzerine 107 ada 174 parsel numarasını aldığı, 107 ada 174 sayılı parselin 8.844,27 m² yüzölçümlü olduğu, Hazine ile Çevre ve ... Bakanlığı (... ve Su İşleri Bakanlığı) tarafından açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/542 E. - 2014/21 K. sayılı ilamıyla 107 ada 174 sayılı parselin (A) harfi ile işaretlenen 6.248,02 m² kesiminin tahdit içinde, (B) harfi ile işaretlenen 2.596,25 m² yüzölçümlü bölümünün tahdit dışında ancak taşınmazın tamamının eylemli biçimde ... olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilip ... niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 16.12.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 04.03.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, ırsen intikal yoluyla davacılara geçtiği, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının tazmininin gerektiği açıktır. Davacıların zararı, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/542 E. - 2014/21 K. sayılı kararının kesinleştiği tarihte oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir. Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, hükme dayanak yapılan bilirkişiler tarafından zirai gelir metodu yöntemiyle 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak 254.714,967.-TL tazminat belirlenmiş, anılan miktara da 04.03.2015 tarihine kadar endeks uygulaması yapılarak dava tarihi itibariyle toplam 262.432,840.-TL tazminat hesaplanmıştır.
Mahkemece, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda değerlendirme tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak zirai gelir metoduyla hesaplanan 254.714,967.-TL tazminatın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi gerekirken dava tarihi itibariyle tespit edilen 262,432,840.-TL tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 23/03/2017 günü oybirliği ile karar verildi.