Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4109
Karar No: 2021/1288
Karar Tarihi: 25.02.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020/4109 Esas 2021/1288 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2020/4109 E.  ,  2021/1288 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.12.2013 tarihinde verilen dilekçeyle satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kısmen kabulü ile; davacı vekilinin dava konusu taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davalı ... yönünden tazminat davasının kabulüne dair verilen 22.09.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı ... vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalı ... vekilinin istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi için temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 01.10.2019 tarihli ilamıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyularak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istem tazminata ilişkindir.
    Davacı vekili, dava konusu 579 parsel sayılı taşınmazda, davalı ...’un adına kayıtlı 8500 m² hisseden 1.000 m²"lik hisseyi ... Noterliği’nin 31.05.1989 tarih ve 12658 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...’e satmayı vaat ettiğini, davalı ...’ın bu yeri fiilen teslim alıp kullandığını, davalı ...’in ... 32. Noterliği’nin 22.11.2002 tarih ve 32748 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile bu yeri davalı ..."ya satmayı vaat ettiğini, davalı ... ise malik sıfatıyla zilyedi bulunduğu ve kullandığı yeri davacı ..."a ... 32. Noterliği 12.12.2003 tarih ve 30154 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesiyle satmayı vaat ettiğini, davacının burayı 26.04.2012 tarihine kadar fiilen kullandığını, satış vaadine konu olan 579 parseldeki çevrili ve ağaç dikilmiş 1000 m²lik yeri ilk satış vaadinde bulunan davalı ...’un, gayrimenkul satış vaadi ile alan kişilere daha sonra devretmesi şartıyla davalı ...’e tapuda devrettiğini, davalı ...’ın bunu 26.04.2012 tarihli yazılı belge ile kabul ve taahhüt etmesine rağmen 1000 m²lik yerin tapusunu davacıya devretmediğini, davacının zilyetliğine haksız ve hukuka aykırı şekilde son verdiğini ileri sürerek satış vaadine konu 1000 m²"lik yerin davalı ... adına olan tapu kaydının iptaliyle davacı adına tescilini, talebin mümkün olmaması halindeyse de tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davalı ...’ın tapu siciline güvenerek bedelini ödediği yerin hissesini davalı ...’dan aldığını, davalı ...’ın dava konusu 41,500 m² büyüklüğündeki taşınmazda bulunan 5.000 m²’yi daha önce haricen ..."dan satın aldığını, satış bedelini de ödediğini, davalı ...’ın kalan yeri de parasını ödeyerek satın alması teklifini kabul ettiğini, davaya konu 1000 m²’lik yerin parasını ödedikten sonra tapu işlemleri öncesinde taahhütname imzalattırıldığını, parayı önceden alan satıcının taahhütname imzalatmadan tapuyu vermeyeceğini söylediğini, parasını iade alamayacağı düşüncesiyle davalı ...’ın bu belgeyi imzaladığını, taahhütnamedeki ifraz şartlarının oluşmadığını, davaya dayanak yapılan ilk satış vaadi sözleşmesinin 31.05.1989 tarihinde yapıldığını, bu tarihten sonra infazı için herhangi bir müracaat yapılmadığını, davacı ve seleflerinin hiçbir zaman fiili kullanımlarının olmadığını, sözleşme tarihinden sonra 13 yıl geçtiğini, kişisel hak niteliğinde olan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin icrasının mümkün olduğu tarihten itibaren 10 yıl içinde yasal yollara başvurulmadığından zamanaşımı süresinin dolduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..., dahili davalılar ... ve ... Sessiz ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde, davalı ...’a satış vaadi sözleşmesiyle satılması vaat edilen 1000 m²’lik yerin fiilen de teslim edildiğini, davalı ... ve davacının da dava konusu yeri kullandığını, davalı ...’ın 2013 yılında davacının kullanımını zorla sona erdirdiğini, tapu işlemlerindeki zorunluluk sebebiyle davaya konu yerin de emaneten davalı ...’a tapuda devredildiğini, 26.04.2012 tarihli taahhütnameyle davalı ...’ın da bunu kabul ettiğini, taahhütname uyarınca davacıya yönelik bir sorumluluklarının kalmadığını, devir ve bedel sorumluluğunun davalı ...’a geçtiğini belirterek aleyhlerine açılan davanın reddini savunmuşlardır.
    Yerel mahkemece, davanın kısmen kabülü ile, davacı vekilinin dava konusu taşınmaza ilişkin tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davalı ... için açılan sebepsiz zenginleşme davasının kabülü ile; 130.000,00TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, diğer davalılar açısından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
    Davalı ... vekili ve katılma yoluyla da davacı vekili istinaf talebinde bulunmuşlardır.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.09.2017 tarih 2013/720, Esas 2017/386 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davalılar ..., ..., ..., ... Sessiz, Tayfur Sümer yönünden davanın pasif husumet nedeni ile reddine, davalı ... yönünden ifa olanağı bulunmadığından tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davalı ... yönünden, satış vaadi sözleşmesinin ifa imkansızlığı nedeni ile davacının ödediği 130.000,00TL bedelin satış vaadi borçlusu davalı ..."dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili, davalı ... Soylu ve katılma yoluyla da davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 01.10.2019 tarih 2018/5536 Esas, 2019/6056 Karar sayılı ilamıyla, davalı ...’ın satış vaadi sözleşmesiyle satışa konu yerin zilyetliğini davalı ...’a devrettiği, diğer satış vaadi sözleşmeleriyle de zilyetliğin devredildiği, davalı ...’ın 10 yıllık zamanaşımı dolduğuna dair iddiası Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmeyeceği, davalı ...’ın imza inkarında bulunmadığı 26.04.2012 tarihli “taahhütname” başlıklı adi yazılı belge içeriğinden adı geçen davalının tapuda devraldığı yerin 1000 m²’lik kısmının ...’un 31.05.1989 tarih ve 12658 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı ...’e satmayı vaat ettiği, bu şahıslardan ve/veya külli – cüzi haleflerinden birisinin satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hissesi için kendisine başvurabileceğini bildiği, ... İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün 30.03.2017 tarihli yazısında, 115 ada 26 parselde hissedar ..."e ait hissesinin 1000 m² miktarının 5403 sayılı Kanunun 8. maddesi kapsamında ifrazının mümkün olmadığı bildirildiğinden tapu iptali ve tescil talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davalı ...’ın iyiniyetli malik olmadığı kabul edildiğinden sözleşmenin yerine getirilememesi sebebiyle sorumlu tutulmasının
    gerektiği, yerel mahkemece bu doğrultuda karar verilmişken, bölge adliye mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf talebinin kabulüyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına, karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince bozma ilamına uyularak, davalı ... vekili ve katılma yoluyla da davacı vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine dair karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 373 maddesinin 3. fıkrasına göre, "Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir" hükmüne yer verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesinin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 294. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında ise, ‘’Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. ” hükümlerine yer verilmiştir
    Somut olaya gelince, Bölge Adliye Mahkemesince verilmiş olan, taraf vekillerinin istinaf isteminin esastan kabulüne ve ilk derece mahkemesinin verdiği kararının kaldırılması ile esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine ilişkin kararın, Dairemiz ilamı ile bozulduğu anlaşılmakta olup, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin verdiği kararının kaldırılması ve bu hükmün de Dairemizce bozulması ile, ilk hüküm hayatiyetini yitirmiştir.
    Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 373 maddesinin 3. fıkrasında belirtilen usule uygun olarak bozmaya uyulmuş olmakla, uyulan bozma ilamında yer alan açıklamalar dikkate alınarak ve işin esasına girilerek, uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar tesis edilmesi gerekirken, yok hükmündeki yerel mahkeme kararına hayatiyet verilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenlerle
    bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve HMK 371. maddesi uyarınca davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 25.02.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi