14. Hukuk Dairesi 2015/18403 E. , 2017/4583 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.11.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacı ..."in dava konusu taşınmazı 12.600,00 TL"ye satın aldığını, oğlu olan davalının da telkinleriyle taşınmazın davalı adına tapuya tescil edildiğini, dava konusu taşınmaz üzerine davacılardan Zafer, davalı ve dava dışı kız kardeşlerinin inşaat masraflarını ortak olarak karşılayarak zemin ve iki kattan oluşan bir bina yapıldığını, anlaşmaya göre 1 nolu bağımsız bölümün davacı ..."e ait olacağının kararlaştırıldığını, ancak davalının tapuda devir işlemini gerçekleştirmeye yanaşmadığını belirterek, arsa bedeli olarak davacı ... tarafından ödenen 12.600,00 TL"nin ulaştığı değerinden tespiti ile davacı ..."e ödenmesini ve dava konusu taşınmaz üzerine yapılan binadaki 1 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı ... adına tesciline karar verilmesini, tescil talebinin kabul görmemesi halinde binanın inşaasında harcanan 40.000,00 TL"nin davalıdan alınarak davacı ..."e ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu parselin bedelinin davacı ... tarafından ödendiğini, ancak davacı ..."in, davalının 2005 yılında evlenmesi üzerine gelini Emine"ye ziynet bedeli olarak köylerindeki 400 m2 bağı vermeyi vaadettiğini, bu yerde kadastro çalışması yapılırken davalı uzun yıllardır Antalya"da yaşadığından ve dava konusu parsel hali hazırda davalı adına tapuda kayıtlı olduğundan iki taşınmazın takas edildiğini, davacı ..."in davasında haksız olduğunu, öte yandan davacı ..."in inşaatın yapıldığı dönemde masrafları karşılacak bir gelirinin olmadığını, inşaatın tüm masrafının davalı tarafından karşılandığını belirterek her iki davacının davasının reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulune; 3364 ada 10 parsel sayılı taşınmazda bulunan zemin kat, 1 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı ... adına tesciline ve 12.600,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacı ..."a verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı vekilinin davacı ..."a yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin, davacı ..."a yönelik temyiz itirazlarına gelince:
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 E. 2015/2838 K. sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı ..., 3364 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binayı ortak yaptıklarını ve 1 nolu bağımsız bölümün kendisine ait olduğunun kararlaştırıldığını iddia etmişse de tanıklar dışında tapu iptali ve tescil talebini gerektirecek herhangi bir belge sunmamış olduğundan davasını ispat edememiştir. O halde davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.