21. Hukuk Dairesi 2015/8928 E. , 2016/2628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı şirkete ait öğrenci yurdunda 01/06/2010-22/08/2012 tarihleri arasında geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden sigortalı çalışma bildirilmediği, davalı işveren adına tescilli öğrenci yurdu mahiyetinde bir işyeri bulunmadığı, davacı tarafından davalı şirket banka hesabına para yatırılmasına ilişkin 14/07/2011 tarihli makbuzun dosya kapsamında bulunduğu, davalı şirket tarafından yaptırılan binanın bağımsız bölümlerinin dava dışı kişilere satıldığına ilişkin tapu kayıtlarının sunulduğu, dinlenilen davacı tanıklarından Levent Küçükakyüz"ün 2010 yılı Eylül-Temmuz aylarında davalıya ait öğrenci yurdunda kaldığını, davacının da buranın müdürü olduğunu beyan ettiği, dinlenilen davalı tanıklarının ise özetle böyle bir yurdrun mevcut olmadığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, Mahkemece tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, davacının yurt müdürü olarak çalıştığını iddia ettiği binanın ihtilaf konusu 01/06/2010-22/08/2012 tarihleri arasındaki dönemde fiilen öğrenci yurdu olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünde zabıta araştırması yaptırmak, Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, binanın kat malikleri listesini getirtip bağımsız bölümü fiilen kullanıp kullanmadıkları ve buranın öğrenci yurdu olup olmadığı yönünde beyanlarını almak, bina yakınında ikamet eden kişileri tespit edip beyanlarına başvurmak, gerekirse keşif yapılarak binanın yurt olarak kullnılıp kullanılmadığını tespit etmek, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip davacının çalışmasının niteliğini somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve bozma gereği yerine getirilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
23/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.