Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14517
Karar No: 2017/4582
Karar Tarihi: 01.06.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/14517 Esas 2017/4582 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteği üzerine açılmıştır. Davacı Hazine vekili, kayden Hazine'ye ait olan taşınmazın imar uygulamalarının Seyhan Belediyesi ve diğer davalı tarafından yapıldığını ve bu uygulamaların İdari Yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil ile eski durumunun sağlanmasını ya da tazminat istemiştir. Mahkeme davalı ... Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından ise davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermiştir. Ancak, karar Yargıtay tarafından bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak hüküm infaza elverişli değildir çünkü imar parselinde kalan alan açıkça belirtilmemiş ve yazılı olduğu üzere infaza elverişli biçimde hüküm kurulmamıştır. Yargıtay kararına göre kesinleşen idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuran davalar idari yargıda görülmelidir ve idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça, genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltmenin yapılabilmesi mümkün değildir. Kanun Maddeleri:
14. Hukuk Dairesi         2016/14517 E.  ,  2017/4582 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.07.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı Hazine vekili, kayden Hazine"ye ait 1192 (220) parsel sayılı taşınmazın davalı ... Belediyesi ile davalı ... tarafından imar uygulamalarına tabi tutultuğunu ve taşınmazın kadastral sınırları içerisinde 5620 ada 6 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu, ancak anılan imar uygulamalarının İdari Yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek 5620 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 163 m2" lik kısmının tapusunun iptali ile Hazine adına tescili suretiyle eski hale iadesinin sağlanmasını, mümkün olmaması halinde zararının tazminini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı ... Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından ise davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.03.2011 tarihli ve 2011/1537 Esas, 2011/2648 Karar sayılı ilamı ile “…çekişmeli 1192(220) parsel sayılı taşınmazın ihdas suretiyle oluştuğu, tescil beyannamesinin Hazine adına düzenlendiği, tescilinin ise Seyhan Belediyesi adına yapıldığı, sonrasında çeşitli imar uygulamalarına konu edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, 1192(220) parsel sayılı kök taşınmazın tescil beyannamesinde malikinin Hazine olarak gösterilmesine karşın tapuda Seyhan Belediyesi adına tescil edilmesinin hangi sebepten kaynaklandığı üzerinde durulmamıştır. Bu durumda, öncelikle yukarıda açıklanan çelişkinin sebebinin araştırılması, 1192(220) sayılı kök taşınmazın malikinin Hazine olduğunun anlaşılması halinde işin esasının değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Bilindiği üzere, yürürlükten kalkmış bulunan 6785 Sayılı İmar Yasası"nın 42., daha sonra yürürlüğe girmiş olan 3194 Sayılı İmar Yasası"nın l8. maddesine göre belediyeler, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların planlarının fen, sağlık ve çevre koşullarına uygun biçimde oluşturulmasını sağlamak amacıyla imar sınırı içerisinde bulunan binalı ve binasız arsa ve arazileri maliklerinin veya diğer hak sahiplerinin olurlarını aramaksızın, hamur kuralını uygulamak suretiyle birbirleriyle, yol fazlası ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, bağımsız paylı veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya, resen tapu işlemlerini yapmaya yetkilidir. 298l Sayılı Yasa"nın 3290 Sayılı Yasa ile değişik 10/C maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerek imar kanunları ile yapılan parselasyon işlemlerinin gerekse imar affı yasalarında öngörülen imar ıslah çalışmalarının bir idari karara dayandığı kuşkusuzdur. İdari karara yönelik davaların inceleme yeri de idari yargıdır. O halde bu tür uygulamalarla oluşan kayıtlarının iptali isteğiyle açılan davalar, kayıtların oluşumuna esas alınan, diğer bir söyleyişle tapu kaydının illeti ve sebebi sayılan idari kararın değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından, idari karar idari yargı yerinde ortadan kaldırılmadıkça genel yargıda tapu sicilindeki gerekli düzeltmenin yapılabilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler de gözetilmek suretiyle gerçekleştirilecek soruşturma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir…” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanının reddine dair verilen hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 07.05.2015 tarihli ve 2014/12349 Esas, 2015/5189 Karar sayılı ilamı ile "... bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur. Diğer taraftan bilindiği gibi, Yargı merciilerince verilen kararlar yöntemine uygun şekilde kesin hüküm niteliğini kazandığında "Lazım-ül icra"(uygulanması gereken) duruma gelirler. Öte yandan, imar parsellerinin dayanağını teşkil eden idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edilip kesinleşmesi ile imar parsellerinin TMK"nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Anılan bu husus hükmüne uyulan bozma ilamında vurgulandığı gibi mahkemeninde kabulündedir. Öyleyse, idare mahkemesi tarafından verilen imar uygulamasının iptaline ilişkin kararın kesinleşmesiyle bu idari işlemle oluşmuş tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, sicil kayıtlarının iptal edilen uygulama öncesine getirilmesi gerektiği tartışmasızdır.Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sıkıntılar kesinleşen yargı kararları doğrultusunda ilgili idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleriyle çözümlenebilir ancak, bu güçlük ve sıkıntılar gerekçe yapılmak suretiyle yolsuz tescilin korunamayacağı da kuşkusuzdur. O halde, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş" gerekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m. 26/1)
    Somut olaya gelince; mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, 25.06.2009 tarihli fen bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulune karar verilmiş ise de hüküm infaza elverişli değildir. Dosya kapsamındaki fen bilirkişi ek raporunda, 1192 parselin isabet ettiği alanın krokide gösterildiği, "A" harfi ile gösterilen 152,83 m2"lik kısmın Hazineye ait 5620 ada 6 parsel içinde, "B" harfi ile gösterilen 9,49 m2"lik kısmın planınında park olarak gösterilen alanda, "C" harfi ile gösterilen 0,35 m2"lik kısmın planınında yol olarak gösterilen alanda kaldığı belirtilmiş olup hükmün infaza elverişli olabilmesi için imar parselinde kalan alanın açıkça belirtilip bu kısmın tapu kaydının iptali ile yine ihyası istenilen kadastral parsel üzerinde oluşturulan yol ve park alanları da açıkça belirtilerek bu bölümleri de kapsayacak şekilde kadastral parselin ihyası ile hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere infaza elverişsiz biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Öte yandan, dava konusu alanın yargılama sırasında kurulan Çukurova Belediyesi idari sınırları kapsamında kaldığı gözetilerek Seyhan Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi