6. Ceza Dairesi 2016/5173 E. , 2016/6543 K.
"İçtihat Metni"
Silahla yağma suçundan sanık ...’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 497/1, 59/2 ve 81/1-3. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay 1 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ....... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/11/2002 tarihli ve 2002/191 esas, 2002/341 sayılı kararının .... ......Dairesinin 24/09/2003 tarihli ve 2003/4487 esas, 2003/5771 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmesini müteakip, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın anılan Kanunun 149/1-a-c-h, 150/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ..... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/06/2005 tarihli ve 2002/191 esas, 2002/341 sayılı ek kararına karşı ......21/06/2016 gün ve KYB/2016/2955 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı ...... 11/07/2016 gün ve KYB/2016/272112 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 26/07/2016 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan Yazıda;
(1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesinde yer alan “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve .........27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun tespit edilip, uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkânı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
3- “Malın değerinin azlığı” kavramının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na özgü, ayrı ve yeni bir kavram olduğu, yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da gözetilmek suretiyle daha çoğunu alma olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak, uygulanabileceği hususu gözetilmeden,yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) Dairemizden istenilmiştir.
TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;
.......11.12.2007 gün ve 2007/267-271 sayılı kararı ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, 5237 sayılı TCY’nın 150/2. maddesinde düzenlenen “malın değerinin azlığı” kavramı, olayın özelliği, hükümlünün kişiliği ve mağdurun konumu da değerlendirilerek, hakim’e cezada indirim yapabilme konusunda takdir hakkı tanıyan yeni bir kurumdur. Hakim öncelikle belirtilen ölçütleri dikkate alarak, malın değerinin az olup olmadığını değerlendirecek, ikinci aşamada da, değer azlığı nedeniyle indirip yapıp yapmamayı taktir edecektir. Hakime tanınan bu yetki keyfi ve sınırsız değil ise de, bu yetkinin kullanılmasındaki takdir yanılgısının olağanüstü bir yasa yolu olan, yasa yararına bozma konusu yapılması olanaklı değildir.
Bu itibarla, takdir hakkına giren konularda kanun yararına bozma istenemeyeceğinden, bu yöndeki Kanun Yararına Bozma isteminin REDDİNE,
Diğer yasa yararına bozma nedenlerine gelince;
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesinde yer alan “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ve ...... 27/12/2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe kanunun tespit edilip, uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, delil toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa ya da cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması imkânı sonraki kanun ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, dosya üzerinden karar verilmesi,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,
Usul ve Yasaya aykırı olduğundan,
Kanun yararına bozma isteminin kabulü ile;
Sanık ... hakkındaki ........ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.06.2005 gün, 2002/191 Esas ve 2002/341 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, Yerel Mahkeme"ce kanun yararına bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline gönderilmesine, 10/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.