2. Hukuk Dairesi 2015/12987 E. , 2016/3532 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, erkeğin karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi ve manevi tazminat talebinin reddi yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, nafaka ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki davanın da kabulü ile boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden: davalı-karşı davacı erkeğin eşine hakaret içeren mesajlar gönderdiği, davacı-karşı davalı kadının ise, güven sarsıcı davranışlarının olduğu, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davacı-karşı davalı kadının eşine göre daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru değil ise de; davacı-karşı davalı kadının davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşullarının gerçekleşmiş bulunduğunun kabulü ile boşanmaya karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olduğundan, boşanmaya ilişkin hükmün, gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiş (HUMK m. 438/son) ve tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadın ağır kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemez (TMK m. 175). Davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı-karşı davacı erkek tarafından özel boşanma sebeplerinden zina sebebine dayanılarak (TMK m. 161) boşanma isteminde bulunulmuştur. Zina olayının mevcut sayılabilmesi için en önemli koşulu, "cinsel ilişkinin" varlığının kesin veya güçlü karineyle kanıtlanmış olmasıdır. Davacı-karşı davalı kadının bir başka erkekle cinsel ilişkiye girdiği kesin veya güçlü karineyle kanıtlanmış değildir. Davacı-karşı davalı kadının bir başka erkekle arabada ve alışveriş merkezine girerken görüldüğü, başkalarıyla telefonda mesajlaştığı anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı kadının bu davranışları zina değil, "güven sarsıcı davranış" niteliğinde olup; Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanmayı gerektiren kusurlu davranıştır. Davalı-karşı davacı erkeğin Türk Medeni Kanununun 166. maddesinden açılmış bir boşanma davası olmadığından; zina sebebiyle açılmış boşanma davasının reddi gerekir. Ne var ki, davalı-karşı davacı erkek, davacı-karşı davalı kadının kabul edilen boşanma davasındaki boşanma hükmünü temyiz etmediğinden, boşanma hükmü kesinleşmiş olup, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının konusu kalmamıştır. Davalı-karşı davacı erkeğin davası hakkında "konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına", vekalet ücreti ve yargılama gideri bakımından da haklılık durumuna göre bir karar verilmesi gerekir. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davası hakkında bu yönde karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
4-Velayeti babaya verilen müşterek çocuk ... ile velayeti anneye verilen ... "nın anne ve babaları ile kişisel ilişkilerinin küçüklerin birbirlerini göremeyecek şekilde düzenlenmesi kardeşlerin, kardeşlik duygularının gelişmesini engelleyici nitelikte olup, uygun değildir. Bu husus gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.02.2016 (Prş.)