14. Hukuk Dairesi 2016/14151 E. , 2017/4518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.11.2007 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 30.05.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ... ile vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A RA R
Davacı vekili; 07/11/2007 tarihli dilekçesi ile 2576, 2577, 2581, 2590, 2594, 2595, 2598, 2599, 2601, 2602, 2603, 2604, 2608, 2609, 2611, 2612, 2619, 2623, 2624, 2627, 2628, 2629, 2630, 2631, 2632, 2636, 2637, 2638, 2639, 2640 ve 2655 parsel sayılı taşınmazlarda davacının paydaş olduğunu, davalının bu taşınmazlarda 04.07.2006 tarih 4925 yevmiye numaralı resmi senet ile pay satın aldığını, payların değerinin bilirkişi marifetiyle tespit ettirilmesini ve dava konusu taşınmazlarda davalı adına kayıtlı payların iptali ile önalım hakkına dayalı olarak davacı adına tescilini istemiştir.
Asli müdahil vekili, 01.07.2008 tarihli dilekçesiyle dava konusu taşınmazlarda önalım hakkına dayalı olarak davalının satın aldığı payların kendisi ve davacı adına eşit oranda tapuya tescilini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlardaki payları davacı ve kardeşlerinin bilgileri dahilinde satın aldığını, davacıların kötü niyetli olduğunu ayrıca bütün parsellerin toplamı baz alınarak satış öncesi mirasçılar arasında fiili taksim yapıldığını bu fiili taksime göre satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05/05/2015 tarih 2015/1443 Esas, 2015/5021 Karar sayılı ilamı ile; "... 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesi gereğince hüküm sonucunda davalı adına kayıtlı ve iptaline karar verilen payın miktarı açık ve infaza elverişli şekilde gösterilmemiştir. Dosya içerisindeki dava konusu altı adet taşınmaza ilişkin yeni tarihli tapu kayıtlarının incelenmesinden, 2637 parsel sayılı taşınmazda davalı adına farklı tarihlerde tescil edilen birden fazla payın bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların son tapu kayıtları getirtilip değerlendirilerek, iptal edilen ve tesciline karar verilen payların hüküm sonucunda açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. . ..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yargılama yapılmış, eksiklikler ikmal edilmiş, yapılan satışın TMK"nın 733/32 maddesi gereğince alıcı ve satıcı tarafından noter aracılığı ile diğer hissedarlara bildirilmesi gerektiği, davalı tarafça bu bildirimin yapıldığına dair herhangi bir belge ibraz edilemediği bu nedenle yapılan satıştan davacının ve asli müdahilin bildirdikleri tarihte haberdar oldukları Mahkemece kabul edilerek davacının ve asli müdahilin davasında haklı olduğu ve yasal biçimde kullandığı önalım hakkı nedeniyle taşınmazları aksi ispatlanamadığından satış bedeli üzerinden almaya hak kazandığı sonucuna varılmakla satış harç ve giderlerinin tespiti ile davacı ve asli müdahil tarafa süresi içerisinde önalım bedelinin ve harç ve satış masraflarının depo ettirildiği, bozma ilamındaki eksikliklerin tamamlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, önalım hakkı nedeniyle payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında paylaşılıp her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nun
2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Davalı taraf eylemli paylaşma iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davalı eylemli paylaşma savunmasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabilir.
Somut olayda, davalı fiili taksim savunmasında bulunduğuna göre
tarafların tanıkları HMK 259/2. maddesi gereğince taşınmaz başında dinlenerek ve dayandıkları deliller ile birlikte yeniden mahallinde keşif yapılması, taraf tanıklarından davalıya pay satanlar ile davacı ve asli müdahil paydaşın dava konusu taşınmazda fiilen kullandıkları yerler bulunup bulunmadığı hususu sorularak ayrı ayrı kullandıkları yerler var ise göstermelerinin istenmesi, varsa tanık beyanları arasındaki çelişki giderilerek fen bilirkişisinden tanıkların gösterdiği yerleri gösterir krokili denetime elverişli rapor alınması, toplanan ve toplanacak bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan ve asli müdahil davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
30.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.