
Esas No: 2016/21543
Karar No: 2018/9321
Karar Tarihi: 01.10.2018
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/21543 Esas 2018/9321 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
.....
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonelik sözleşmesi bulunduğu iddiasıyla hakkında ödenmeyen faturalara dayalı olarak icra takibi yapıldığı, abonelik sözleşmesindeki imzanın tarafına ait olmadığını, sahte olduğunu, böyle bir hizmet almadığını belirterek, söz konusu abonelik sözleşmesine ilişkin borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının dava konusu yapmış olduğu abonelik sözleşmesinin davacı tarafından imzalanmadığı, davacıya ait bir takım kimlik bilgileri ve özel belgeler kullanılmak suretiyle bu sözleşmenin üçüncü bir kişi tarafından imzalandığı anlaşıldığı gerekçesiyle davacının menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1-)Uyuşmazlık; taraflar arasındaki ilişkinin hukuksal niteliğinin ne olduğu, eldeki davaya genel hükümlere göre........ mi, yoksa 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine göre Tüketici Mahkemesinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Görülmekte olan davada davacı, abone sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, imzanın sahte olduğunu, davalıdan böyle bir hizmet almadığını, sahte imza ile düzenlenmiş hizmet ve abonelik sözleşmesi nedeniyle ödenen bedel nedeniyle borçlu olmadığının tespitine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
6502 Sayılı Tüketici"nin Korunması Hakkında Kanun"un 3/1-k maddesinde "Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi " müteakip (l) bendinde ise "Tüketici işlemi: mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler arasında veya tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder" şeklinde tanımlanmıştır.
......
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Yine Yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Taraflar arasında usulüne uygun olarak yapılmış abonelik sözleşmesinin bulunması halinde uyuşmazlık niteliği itibariyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalacağından, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Ancak, somut olayda mahkemece, dava konusu abonelik sözleşmesinin davacı tarafından imzalanmadığı tespiti yapılmış olup, taraflar arasında abonelik sözleşmesi kurulmadığı, davalı şirket ile abonelik sözleşmesi aktedenin davacının kimlik bilgilerini kullanan 3.kişi olduğu mahkemenin de kabulünde ve ihtilafsızdır.
Hal böyle olunca, davadan taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığının ve buna bağlı olarak uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkinin haksız fiilden kaynaklandığının ileri sürülmüş olmasına ve abonelik sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığının anlaşılmasna göre davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla işin esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-)Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....