1. Hukuk Dairesi 2014/19093 E. , 2017/94 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşmalı temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, dava maktu harçla görülmüş olup, herhangi bir dava değeri gösterilmeden açıldığından duruşma isteğinin reddine karar verilerek gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paylı mülkiyete konu olan taşınmazda, kullanma ve yararlanma biçiminin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1148, 1149, 1150, 1151 parsel sayılı taşınmazlarda davalı ile paydaş olduklarını, davalının mülkiyet hakkını kullanmasına engel davranışları sonucunda narenciye bahçesi vasfında olan taşınmazları kullanmakta, yararlanmada, malların idaresi ve korunması hususlarında ağır mağduriyet yaşadığını ileri sürerek Türk Medeni Kanunu"nun 691. ve 693. maddesi gereğince, taşınmazların kullanma ve yararlanma şeklinin belirlenmesini, uyuşmazlık sona erene kadar gerekli işlerin yürütülmesi için kayyım tayinini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları kendisinin kullanmadığını, taşınmazlarda davacı ile kurdukları şirket tarafından limon yetiştirildiğini, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda tarafların dava konusu taşınmazların kullanım şekilleri ayrı ayrı belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki; davacının dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak bir değer belirtmediği, yargılama sırasında da taşınmazların değeri konusunda bir açıklama yaptırılmadığı, keşfen değerin saptanmadığı ve harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edildiği, hükümde de maktu karar ve ilam harcı alınmakla yetinildiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır.
Bilindiği üzere; 492 sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Anılan Yasanın 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
./..
Hâl böyle olunca, öncelikle dava dilekçesinde davacı tarafından bir değer gösterilmediği gözetilerek, davacıya çekişme konusu taşınmazların değerinin sorularak açıklattırılması, değere itiraz edilmesi halinde mahkemece keşfen dava değerinin belirlenmesi ve belirlenecek dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre peşin harcın tamamlatılması, bu koşul yerine getirildiği taktirde davaya devam edilerek işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı vekili tarafında yapılan temyiz itirazları bu yönüyle yerindedir. Kabulü ile hükmün öncelikle açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.