1. Hukuk Dairesi 2014/19003 E. , 2017/92 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde, davalı vekili tarafından süresi geçtikten sonra katılma yoluyla temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 3979 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ½ payının maliki olduğunu, diğer ½ payın ise davalı olan babasına ait olup davalının kendi üzerindeki payı adına tescil ettireceği telkiniyle, hile ile aldığı 21.09.2010 tarihli vekâletname ile taşınmazın adına tescilli diğer ½ payını 01.10.2010 tarihinde satış suretiyle kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalı, davacının özgür iradesi ile usulünce düzenlenmiş vekâletname uyarınca adına taşınmazın tapuda intikâl işlemlerinin gerçekleştirildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığı, dava konusu taşınmazı vekilden satın alan davalının iyiniyetli olmadığı belirtilerek davanın kabulüne dair verilen karar Dairece, "Somut olaya gelince; mahkemece, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Keza davalı, 18.12.2012 tarihli celsedeki savunmasında; annesine bakması için taşınmazın yarı payını davacıya verdiğini, kendisine de bakacağını, fakat bakmadığını ve taşınmazın yarı payını geri aldığını, davacı ile anlaşmalarının da böyle olduğunu beyan etmiş, tapu kaydından da taşınmaz davalıya ait iken davacıya devredildiği görüldüğü halde, bu savunma üzerinde durulmaksızın karar verilmiş olmasının da doğru olduğu söylenemez. Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde iddia ve savunmanın araştırılması varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, savunma üzerinde durulmadan yazılı olduğu üzere noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmiş olması isabetsizdir. Kabule göre de, dava dilekçesinde taşınmazın ½ payı dava konusu edildiği halde, taleple bağlı kalınmayarak, taşınmazın tümünü kapsayacak şekilde davanın kabul edilmiş olması dahi isabetsizdir..."gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı ile arasında yaptıkları inanç sözleşmesinin gereği olarak, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesini kendi isteği ile vekil aracılığıyla satış suretiyle davalıya devrettiğinden ve iddianın ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
./..
Bilindiği üzere; bozma ilamına uyulmakla tarafları lehine usulü kazanılmış hak oluşturacağı kuşkusuzdur ve mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur.
Somut olayda, 09.09.2013 tarihli bozma ilamında dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilmiş ve bu yönde araştırma yapılması gerektiğinden bozma kararı verilmiştir. Ancak, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilerek bozma ilamında değinilen hususlarda araştırma yapılmaksızın karar verilmiştir.
O halde, bozma ilamında belirtilen hususlar üzerinde durularak yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda karar vermek gerekirken, noksan soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davalı vekili hükmü katılma yoluyla temyiz etmiş ise de, davacının temyiz dilekçesi tarafına 18.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği halde, 01.10.2014 tarihli dilekçe ile kararı temyiz etmiştir. Bu durumda, 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nın 433/2. maddesinde belirlenen 10 günlük yasal temyiz süresi geçirilmiştir.
Hâl böyle olunca,
1-Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün, açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,
2- Davalı vekilinin temyiz isteğinin ise, 1086 sayılı HUMK’nın (2494 sayılı Kanun ile değişik) 433/2. maddesi uyarınca süreden REDDİNE, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.