4. Hukuk Dairesi 2015/8435 E. , 2016/7671 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalılar ... ve diğeri aleyhine 15/04/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar ... vekili ile ... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalıların birlikte gerçekleştirdikleri sahtecilik ve dolandırıcılık eylemleri nedeniyle manevi açıdan yıprandığını beyan ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, ayrı ayrı davacının maddi zararının karşılandığını, davanın haksız ve yersiz açıldığını savunarak reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, davalıların davacıya yönelik haksız eylemleri sübuta erdiğinden istemin birer bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalılar hakkında özel evrakta sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı, sanıkların eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek TCK 207/1. maddedeki suçu işledikleri anlaşılarak mahkumiyetlerine, sanık ..."ın katılan ..."in zararını karşılamış olması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ayrıca banka veya kredi kurumlarının aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan da yargılandıkları, sanık ... yönünden ceza verilmesine yer olmadığına, sanık ... yönünden adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan nesnel (objektif) eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (Türk Borçlar Kanunu 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (Türk Borçlar Kanunu 58). Bunlardan TMK 24. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu"nun 58. maddesi daha kapsamlıdır. TMK"nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK"nın 26, 174, 287); bunların dışında Türk Borçlar Kanunu"nun 58. maddesi uygulanır.
TMK"nın 24. ve Türk Borçlar Kanunu"nun 58. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir.
Yukarıda açıklanan haksız eylemler nedeniyle oluşan zarar maddi zarar olup davacının iç huzurunu bozacak nitelikte bir olgu değildir. Manevi tazminatın koşullarını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu"nun 58. maddesine göre mal varlığına yönelik zararlar kişinin sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak benimsenemez.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/06/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davalının davacıyı yanıltıcı eylemleri ile haksız olarak edildiği menfaatlerden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, .. esas, .. karar sayılı ilamında her iki davalının eylemi ve fikir birliği içinde özel belgede sahtecilik suçundan mahkum oldukları ayrıca davalılar hakkında aynı eylem nedeniyle banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmış ve suç sabit görülmüştür. Ne var ki davalı ..."ın müştekinin resmi nikahlı eşi olmasından dolayı hakkında TCK"nın 167/1-a maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, diğer davalı ..."ın ise mahkumiyetine karar verilmiştir.
Dolandırıcılık suçu TCK"nın 157. maddesinde düzenlenmiş olup, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlama olarak tanımlanmıştır. Söz konusu suç tipi ile mal varlığının korunması amaçlandığı gibi, kişilerin irade ve karar verme özgürlüğü de koruma altına alınmıştır. Dolandırıcılık eylemi aynı zamanda tazminat sorumluluğunu gerektirecek haksız bir eylemdir. Hileli davranışlarla aldatma, yarar sağlama ve zarar verme bilinç ve iradesi ile gerçekleşen haksız eylemde mağdurun mal varlığı ile birlikte kişilik haklarından sayılan " .. " de zarar görmektedir.
5490 sayılı Nüfus hizmetleri Kanun"un 9. Maddesine göre Nüfus kayıtları ve bu kayıtların tutulmasına dayanak olan belgeler gizlidir. Yetkili makamlar dışında kimse tarafından incelenemez.
Somut olayda; davalıların, banka ve kredi kurumlarını aracı olarak kullanarak davacıyı dolandırıp menfaat temin ettikleri, davacının kişilik değerlerinden olan kimlik bilgilerini rızası dışında kullanarak kişilik haklarına saldırıda bulundukları anlaşılmaktadır. Bu nedenle BK"nın 49. (TBK 58) maddesine göre menevi tazminat verilmesi konusundaki yerel mahkemenin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle onanması gerektiği düşüncesiyle bozma kararına katılmıyorum. 09/06/2016