23. Hukuk Dairesi 2015/269 E. , 2015/1975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının, müvekkili kooperatifin ortağı iken istifa ettiğini, davalının kooperatife ortak olmaması nedeniyle aidat ödeme yükümlülüğü bulunmasa da, davalıya ait taşınmazın bulunduğu yere ilişkin pek çok hizmetin kooperatif tarafından yerine getirildiğini, davalının bu hizmetlerden yararlandığını, yararlandığı hizmetlere ait giderlere katlanmakla yükümlü olduğunu, 2000 yılından 2008 yılı Mayıs dönemine kadar yapılan altyapı imalat giderlerine katılmadığını, aleyhine başlatılan ... Müdürlüğü"nün 2010/2200 Esas sayılı icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, müvekkilinin 22 yıl aidat ödeyip yazlık evine kavuşması nedeniyle 2000 yılında kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, müvekkilinin de üye olduğu dönemde toplanan aidatlarla alınan ve kooperatif adına kayıtlı bulunan 8 adet bağımsız bölümün müvekkilinin istifasından sonraki bir dönemde satılarak gelir elde edildiğini, elde edilen gelirin müvekkili payına düşen kısmının müvekkiline ödenmeyerek, kooperatifçe kullanıldığını, müvekkilinin elektriği ..."tan sağladığını, belediyeye ait su sistemlerini kullandığını, parseller arası parke taşlarının müvekkilinin üye olduğu dönemde yapıldığını, kooperatifçe yapılan istinat duvarı ve fosseptik tesisinin imara aykırı olarak yeşil alan üzerine yapıldığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir sebepten dolayı borcu olmadığını, talep edilen alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımına uğramış tüm kalemler yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı kooperatifin altyapı hizmetlerini tamamlamadan ferdileştiği, ferdileşme sonrası üyelerinin bir kısmının istifa ettiği, kooperatifin altyapı hizmeti vermeye devam ettiği, davalının da kooperatif hizmet alanında kat irtifakı kurulu 3. Blok 1 no"lu bağımsız bölümün maliki olduğu, yapılan altyapı hizmetleri dolayısıyla davalı taşınmazının kıymetinde artış olduğu, satış isteği halinde talep cazibesinin arttığı, bu nedenle davalının altyapı katılım payı ödemesi gerektiği, ödemesi gerekli altyapı katılım payı miktarının takip tarihi itibariyle 2.572,20 TL olduğu, aynı döneme ilişkin olarak 2000-2007 arası altyapı hizmetlerinden kaynaklanan alacağın tahsili için aynı borçluya karşı... İcra Müdürlüğü"nün 2007/2106 Esas sayılı dosyası ile takip
başlatıldığı, borçlunun takibe süresinde itiraz ettiği, alacaklı tarafından itirazın kaldırılması ya da iptali yoluna gidilmediği, itirazın iptali davası açılması için öngörülen 1 yıllık sürenin geçtiği ve icra takibinin düştüğü, bu haliyle alacaklının aynı borca ilişkin yaptığı takipte itirazın iptali davasının dinlenemeyeceği, davalının ilk takip tarihinden sonraki altyapı katılım payı borcunun 393,33 TL olarak hesaplandığı, alacağın likit olmadığı ve yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/2200 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının 393,33 TL"lik kısmının iptaline, takibe bu miktar üzerinden devamına, davacının fazlaya dair talebinin reddine, %40 icra inkar tazminatı talebinin alacak miktarının likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu ..."nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında karar tarihi olan 2012 yılı için 1.690,00 TL"dir.
Dava dilekçesinde, 3.375,00 TL"nin tahsili istemiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istenmiş, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 393,33 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir.
Davalı aleyhine kabul edilen kısım, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Kararı sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili, icra inkâr tazminatı isteminin reddini açıkça temyiz etmemiş olup, davanın esas yönünden reddine ilişkin olarak kararı temyiz ettiği kabul edilmiştir.
Dava, davacı kooperatif tarafından, davalı hakkında altyapı katılım bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde, "itirazın kaldırılması" için icra mahkemesine başvurmazsa, yeniden ilamsız takip yapamaz (İİK. md. 68/1). Bu hükmün anlamı şudur: Alacaklı, altı ay içinde icra mahkemesinden "itirazın kaldırılmasını" istemezse, bir daha "itirazın kaldırılmasını" isteyemez. Ancak, altı aylık süre geçince icra takibi düşmez. Alacaklının İİK"nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurarak "itirazın iptalini" isteme hakkı da vardır. Eğer alacaklı "itirazın tebliğinden itibaren" ne altı ay içinde icra mahkemesinden "itirazın kaldırılmasını" ve ne de bir yıl içinde mahkemeden "itirazın iptalini" istemezse, artık bundan sonra aynı alacak için yeni bir ilamsız takip yapamaz. Yaparsa, icra memurunun takip talebini kabul edip borçluya "ödeme emri" göndermemesi gerekir. İcra memurunun aksine davranışı İİK"nın 16/2. maddesi uyarınca borçlunun "süresiz şikayet"ine neden olur. Bu durumda alacaklının izlemesi gereken yol, İİK"nın 67/5. madde hükmü uyarınca borçluya karşı "dava" açıp, alacağı ilamı icraya koymak, yani yeni bir "ilamlı takip" yapmaktır.
Davacı-alacaklı tarafça, 2007 yılı Şubat ayına kadar yapılan altyapı katılım payına ilişkin... İcra Müdürlüğü"nün 2007/2106 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığı, davalı -borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ettiği, itirazın davacı-alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, duran takip üzerine; itirazın iptali davası açılmadığı, itirazın kaldırılması
yoluna da başvurmadığı anlaşılmıştır. Alacaklı, itirazın iptali davasını, itirazın kendisine tebliğ (İİK.m.62/1) tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açmalıdır. (İİK. m. 67/1). Alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içerisinde mahkemede itirazın iptali davası açmaz ise ilamsız takip düşeceğinden artık aynı alacaktan dolayı yeniden icra takibi yapamayacaktır. Alacaklının aynı alacakla ilgili yaptığı ikinci icra takibine karşı açılan itirazın iptali davası dinlenilemez. Açılan davanın hukuki yarar yokluğundan ..."nın 114/1-h ve 115/2. madde hükümleri uyarınca reddi gerekir. Bir yıllık süreyi geçiren alacaklının genel hükümlere göre zamanaşımı süresi içerisinde alacak davası açma hakkı saklıdır. Alacaklı taraf, borçluya karşı genel mahkemede dava açıp, alacağı ilamı icraya koyarak alacağına ulaşabilir. (İİK m. 67/5) Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 14.09.2004 tarih 2004/1784 E, 2004/4153 K; 3. Hukuk Dairesi"nin 05.06.2008 tarih ve 6239 E., 10293 K; 19. Hukuk Dairesi"nin 04.06.2008 tarih ve 2007/8980 E., 2008/3500 K. sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Öte yandan, İİK"nın 67/1. maddesinde itirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıllık sürede açılması gerektiği öngörülmüş olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere bir yıllık hak düşürücü süre, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren başlayacaktır. Anılan bir yıllık sürenin başlaması için borçlunun itirazının mutlak surette alacaklıya veya varsa vekiline tebliği gereklidir. Tebliğ yapılmazsa, takip durmaya devam eder. İcra takibi düşmez. Borçlu tebliğ masrafını verdiği halde, icra müdürlüğü itirazı tebliğe çıkarmaz ise borçlu tarafından şikayet yoluna başvurulması ve tebliğ işleminin yaptırılması sağlanmalıdır. Fakat, alacaklı, itirazın iptali (m.67) veya kaldırılması (m.68-68/a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir. İcra dosyasından ödeme emrine itiraz edildiğini öğrenen alacaklı, İİK"nın 62/2. madde hükmünde yer alan üç günlük tebliğe gönderme süresi içinde dahi, icra dairesinden, itiraz edildiği kaydını içeren kendisine mahsus ödeme emri nüshasını (inkâr belgesini) isteyebilir (m.64; 60,II,III). Borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça, itirazın iptali davası açılması için öngörülen süre (bir yıl) işlemeye başlamaz (Yargıtay 19.HD"nin 19.02.2009 tarih ve 7104 E, 1266 K; 22.02.2012 tarih ve 10921 E, 2655 K; 13. HD"nin 26.12.2011 tarih ve 16322 E, 20632 K. sayılı ilamları bu yöndedir.) Fakat alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de itirazın iptali davası açabilir. (Yargıtay 3. HD"nin 22.05.2006 ve 4427 E, 6170 K; 7. HD"nin 28.02.2006 tarih ve 614 E, 509 K. sayılı ilamları bu yöndedir.)
Somut olayda, ... İcra Müdürlüğü"nün 2007/2106 Esas sayılı dosyasında, davalı-borçlu tarafından yapılan itiraz, davacı-alacaklıya tebliğ edilmediğinden, anılan takip yönünden itirazın iptali davası açma süresi henüz başlamamış olup, İİK"nın 62/2. ve 67/1. madde hükümlerinde itirazın tebliği zorunluluğu getirilmiş olduğundan ve bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s.) öngörülmediğinden, davacı alacaklının ...İcra Müdürlüğü"nün 2007/2106 Esas sayılı takibe konu alacakla ilgili ayrıca itirazın iptali davası açma hakkı bulunmaktadır. İtiraz tebliğ edilmiş ve bir yıl içinde itirazın iptali davası açılmamış olsaydı, mahkemenin gerekçesi doğru olacaktı. Davacı alacaklı itirazın her an tebliği üzerine, itirazın iptali davası için bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlayacağından, o takibe ilişkin itirazın iptali davası açma hakkı devam etmektedir. İşbu davada reddedilen 2000-2007 yılları arasında oluşan alacaklının açacağı itirazın iptali davası ile dava konusu yapması mümkündür. Bu durumda, mahkemenin, itirazın iptali davası açılması için öngörülen bir yıllık sürenin geçtiği ve icra takibinin düştüğü gerekçesi isabetli olmamış ve davacının aleyhine bir tespit içermekte ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın bu gerekçe kaldırılarak, ..."nın 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün, değişik gerekçe ile ONANMASINA, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.