8. Hukuk Dairesi 2015/13078 E. , 2015/17797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Küre Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2013/28-2014/4
S.. D.. ile F.. D.. ve müşterekleri aralarındaki muhdesat tespiti davasının reddine dair Küre Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 29.01.2014 gün ve 28/4 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 547 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki kargir ev, kargir samanlık, ahşap ahır, ahşap kuruluk ve ahşap garajın vekil edeni tarafından yaptırıldığının ve yapıların değerinin taşınmazın arsa değerine yüzde oranının tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar vekili, dava konusu muhdesatların kök murisin katkılarıyla yapıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, HMK"nun 106/2, 114/1-h, 115/1-2 maddeleri uyarınca davacının hukuken korunmaya değer güncel hukuki yararı bulunmadığından hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Muhdesatın değerinin tespiti ve arsa değeri karşısındaki oranının belirlenmesi, eda davası niteliğindeki ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin görevi kapsamında olup muhdesatın tespiti davasında görülemeyeceğinden buna ilişkin talebin bu gerekçeyle hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru değilse de, ret kararı sonucu itibariyle doğru görüldüğünden bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; tespit davasına konu edilen muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında Küre Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/92 Esas sayılı dosyası ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine ilişkin derdest dava bulunduğu ve muhdesatın tespitine ilişkin eldeki davanın bekletici mesele yapıldığı görülmüştür. Bu durumda, davacının dava konusu parsel üzerindeki muhdesatların kendisi tarafından meydana getirildiği iddiasına ilişkin olarak tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. O halde Mahkemece, tarafların toplanan ve toplanacak tüm delilleri, iddia ve savunma kapsamında birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları 2 nolu bentte yazılı nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.