3. Hukuk Dairesi 2018/4848 E. , 2018/9291 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile boşandıklarını, boşanma kararı ile davalı lehine aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, kararın kesinleştiğini, hükmedilen nafaka ile daha önce ayrı bir mahkeme kararı ile hüküm altına alınan tedbir nafakası bedelinin düzenli olarak ödendiğini, nafaka borcunun bulunmadığını, buna rağmen aleyhine icra takibinde bulunulduğunu ileri sürerek, borçlu olmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, icra takibine konu alacağın boşanma kararı ile hüküm altına alınan nafaka olduğunu, davacı tarafından yapılan aylık ödemelerin miktarı ve ödeme tarihleri dikkate alındığında, ......2003/1493 Esas 2005/561 Karar sayılı ilamı ile hükmolunan ve kesinleşen tedbir nafakasına mahsuben yapılmış olabileceğini savunarak, haksız davanın reddini, davacının icra inkar tazminata mahkum edilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine, % 20 icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 19.02.2015 tarih ve 2014/9600 Esas 2015/2600 Karar sayılı ilamı ile " ... taraflar arasında hükmedilen nafakaların tahsilinde mükerrer olup olmadığı, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak davacının mesul olduğu nafaka borcunun tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama ve alınan bilirkişi ek raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne, ........sayılı icra takip dosyasında davacının davalıya 15.073,90 TL borcu bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
.....
Her ne kadar mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş olup, hükme esas alınan ek rapor , kök raporla çelişmektedir.
HMK"nın 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; bilirkişi kök ve ek raporu arasında çelişki bulunmakta olup, davalı vekili bilirkişi ek raporuna gerekçelerini de göstermek suretiyle itiraz etmiştir. Mahkemece davalının rapora karşı itirazları karşılanmaksızın, bilirkişi ek raporu dikkate alınarak karar verilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece davalının itirazlarını karşılar biçimde , raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için önceki bilirkişi dışında seçilecek yeni bir bilirkişiden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. Madde hükmü gözetilerek HUMK"nın 428. Maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
......