14. Hukuk Dairesi 2016/10698 E. , 2017/4491 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.12.2002 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı... vekili ve davalılar ... ve Türkmen İnşaat vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 30.05.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı ... vekili Av. ... ve davalı ... İnşaat vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R
Mahkemece uyulan Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda hüküm kurulmuş olmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY YAZISI-
Davacı, Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davada, davalı şirket ile 25.01.2002 tarihinde düzenledikleri sözleşme ile 8064 ada, 5 nolu parseldeki
(bilahare parsel numarası 22 oldu) 5 nolu bağımsız bölümü satın aldığını ancak tapuda devir yapılmadığını ileri sürüp tapunun iptali ile adına tescil olmadığı takdirde ödediği 42.500 TL"nin tahsili isteğinde bulunmuştur.
Davalı şirket, davacının dayandığı sözleşmeyi imzalayan ..."in şirket yetkilisi olmadığını, sözleşmeyi kendi adına imzaladığını, sözleşmeye şirket ibaresinin sonradan eklendiğini bildirip davanın reddini savunmuş, davalı ... sözleşmeyi şahsı adına imzaladığını, şirket ibaresinin sonradan eklendiğini bildirmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevsizlik kararı üzerine davaya Tüketici Mahkemesinde devam edilmiş, yargılama aşamasında dava konusu bağımsız bölümün ... adına tescil edilmesi üzerine Binali davaya dahil edilmiş, mahkemece iptal- tescil isteğinin reddine, 42.500 TL"nin davalı ..."den tahsiline ilişkin olarak verilen karar Dairece "davalılar ve davaya dahil edilen Binali"nin TMK"nun 1023. Maddesi uyarınca el ve işbirliği içinde olup olmadıklarının, Binali"nin iyiniyetli olup olmadığının araştırılması gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yine iptal tescil isteğinin reddine, bedel isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar bu kez Daire"ce "davalı Binali"ye yapılan satış muvazaalı, davacı satış bedelinin bir kısmını ödemedi, keşif yapılıp taşınmazın rayiç değeri saptandıktan sonra ödenen bedel oranlanarak davacıya bulunacak bedeli depo etmesi için süre verilmesi, ödendiği takdirde iptal tescil isteğinin aksi halde bedel isteğinin kabul edilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, 8064 ada 5 (sonradan 22 nolu parsel) nolu parselin davalılardan Hüseyin, Durkız ve İsmail"e ait olduğu, adı geçen davalılar ile davalı şirket arasında 19.03.2001 tarihinde Yenimahalle 1. Noterliğinde daire karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, 25.01.2002 tarihinde de davacıya daire satıldığı, satışa ilişkin emlakçıda düzenlenen harici sözleşmeyi davalı ..."in imzaladığı, belgeye ilaveler yapıldığı iddiası ile yapılan soruşturma sonunda davalı ... ile emlakçı Veysel Küçükateş"in sanık oldukları özel belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı, bu dava sırasında bilirkişilerin harici satış sözleşmesine şirket isminin sonradan ilave edildiğini rapor ettikleri, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesince "suça konu belgenin fotokopi olduğu, fotokopi örneğinde bir takım karalamaların yer aldığı belge aslının ibraz edilemediği, gerekçeleriyle sanıkların beraatlerine karar verildiği, dava edilen bağımsız bölümün projedeki 5 nolu bağımsız bölüm olduğu, davalı ... adına 26.09.2001 tarihinde kat irtifakı suretiyle kayıtlı iken, davalı şirket yetkilisi ile ... arasında 25.10.2002 tarihinde Yenimahalle 2. Noterliğinde satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, ... tarafından Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ferağa icbar davasının kabulle sonuçlandığı ve 5 nolu bağımsız bölümün
16.04.2009 tarihinde hükmen ... adına tescil edildiği, davalı şirketin yetkili temsilcisinin 01.10.2001 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle Yalçın Türkmen olduğu, dolayısı ile davacı ile harici satış sözleşmesini imzalayan ..."in şirketin yetkili temsilcisi olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 706, 6098 sayılı, Türk Borçlar Kanunu"nun 237. Maddelerinde düzenlendiği üzere taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır. Bir başka ifade ile taşınmaz satışına ilişkin haricen düzenlenen sözleşmeler geçersizdir. Ancak, 1987/2 - 1988/2 sayılı İBK ile Kat Mülkiyeti Kanunu"na tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre hakimin MK"nun 2. Maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceği belirlenmiştir.
Öte yandan, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği 09.05.1960 gün 21/9 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı gereğidir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de maddi yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır.
Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamıyacak tartışmasız ve açık bir maddi hata olarak belirlenmelidir.
Somut olayda, davacının dayandığı harici sözleşme, arsa malikleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan davalı şirketin yetkili temsilcisi tarafından düzenlenmediği gibi aslı da ibraz edilememiştir. Fotokopi belgeye dayanılamayacağı da kuşkusuzdur.
Bu itibarla; anılan belgeye değer verilemeyeceği, olayda 1987/2- -1988/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nın da uygulama yerinin olmadığı, Dairenin bozmalarının maddi yanılgıya dayalı olduğu, usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı, tüm bu nedenlerle iptal tescil isteğinin reddedilmesi, davacının ödediği bedelin davalı ..."den tahsili için hükmün bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılamıyorum.