11. Hukuk Dairesi 2019/2126 E. , 2020/223 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02/02/2017 tarih ve 2015/17 E- 2017/81 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 13/03/2019 tarih ve 2017/1319 E- 2019/409 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ve davalının ortağı olan dava dışı ... ile yapılan yazılı devir sözleşmesi ile müvekkilinin davalı ve ortağına ait cafeyi devraldığını, sözleşmede belirtilen ödeme planı kapsamında müvekkili tarafından 260.000,00 TL devir bedelinin ödendiğini, devir işleminden sonra işletmenin ruhsatı olmadığının ortaya çıktığını, davalının işletme ruhsatı alımının masraf gerektirdiğini belirtmesi üzerine ruhsat işlemleri için 6 adet 10.000,00"er TL bedelli toplam 60.000,00 TL bedelli senetlerin davalıya ilgili işlemlerin 31.12.2014 tarihine kadar bitirilmesi kaydıyla verildiğini fakat davalının bu konuda göstermelik işler dışında birşey yapmadığını ileri sürerek, 6 adet toplam bedeli 60.000,00 TL olan senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının %20"den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, davacının 01.07.2015 havale tarihli dilekçesiyle, davaya konu senetlerden 10.04.2015 ve 10.05.2015 tarihlilerin bedellerinin ciro yoluyla hamili olan alacaklılara ödendiği gerekçesiyle bu iki senede konu ödemelerin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının devir sözleşmesi kapsamında her biri 30.000,00 TL bedelli 5 adet senet imzaladığını ve bu senetlerin ilk üç tanesini ödediğini, ancak kalan 25.08.2014 ve 02.09.2014 tarihli iki adet toplam 60.000,00 TL değerindeki senetleri ödemediğini, müvekkilinin iyi niyetli olarak bu senetleri icra takibine konu etmediğini, daha sonra davacı ile görüşmesi neticesinde, davacının bu senetleri ödeyemeceğini ancak ayda 10.000,00 TL bedelli olmak üzere 6 adet yeni senet imzayabileceğini söylediğini, müvekkilinin de bu isteği kabul ettiğini, müvekkiline devir bedeli olan 260.000,00 TL"nin tamamının ödenmediğini, yapılan ödemenin 200.000,00 TL olduğunu ve kalan 60.000,00 TL için davaya konu senetlerin verilmesi konsunda uzlaşma yapıldığını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine İİK. m.72 gereğince %20"den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, 21.04.2014 tarihli devir işlemlerinin ön protokolünde her biri 30.000,00 TL bedelli 5 adet senedin tamamını ödediğini yasal delillerle kanıtlayamadığı, her ne kadar davaya konu 6 adet senedin verildiğine dair 21.11.2014 tarihli tutanakta ruhsat işlemlerinin bitirilmesi karşılığında bu senetlerin verildiği iddia edilmiş ise de ruhsat işlemleri için toplam 60.000,00 TL bedelli 6 senedin verilmesinin hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; devir sözleşmesine konu olan 30.000,00 TL bedelli senet asılları davacı tarafça mahkemeye sunulmuş olup, senet asıllarının borçlu elinde bulunmasının bu senet bedellerinin ödendiğine karine olduğu, aksinin davalı tarafça yazılı belgelerle ispatlanması gerektiği, bu durumda davalının, davaya konu 6 adet 10.000.- TL bedelli senetlerin ruhsat alımı için kendisine verildiğine ilişkin yazılı belgenin aksini ve senet asıllarının davacı elinde olmasının ödeme sebebiyle değil de borcun yenilenmesi sebebiyle verildiği iddiasını yazılı delillerle ispatlaması gerekirken bu hususu ispatlayamadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği halde yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.073,95 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.