8. Hukuk Dairesi 2014/12560 E. , 2015/17759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tercan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2010/118-2013/12
A.. A.. ile B.. A.. ve müşterekleri aralarındaki muhtesatın tespiti davasının kabulüne dair Tercan Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 18.04.2013 gün ve 2010/18 Esas-2013/12 Karar sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı B.. A.. tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde 219 parselin 5/48 payının müvekkilinin babası ve murisi tarafından 1982 yılında alındığını, taşınmaz üzerinde iki oda bir salon şeklinde, harabe üstü açık bir yapı bulunduğunu, müvekkilinin 1983-1984 yıllarında bu yapıyı yeni baştan inşa ettiğini taşınmaz üzerinde yer alan diğer muhdesatların müvekkil tarafından yapıldığını, murisin ölümünden sonra davalılar tarafından Tercan Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/88 esas sayılı dosyasında yer alan tenkis davası açıldığını, muhdesatların bu davaya konu edildiğini, müvekkilin hak kaybına uğramaması için 219 parsel üzerinde yer alan muhdesatların müvekkil tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı H.. T.., davanın tenkis davası sonuçlanıncaya kadar bekletici mesele yapılması gerektiğini, diğer davalı B.. A.. ise, davanın süresinde açılmadığını, tenkis davası sonuçlanıncaya kadar bekletici mesele yapılması gerektiğini açıklayarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, taşınmaz üzerindeki muhdesatların davacı tarafından yaptırıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm davalı B.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmaz üzerindeki muhdesatların (ev, kiler, ahır, samanlık, wc, garaj, tandırlık) davacı tarafından meydana getirilip getirilmediğinin tespitine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadarca güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; tespit davasına konu edilen muhdesatların, tereke hesabına dahil edilip edilmeyeceği, daha önce açılan ve görülmekte olan tenkis davasında ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilebileceğinden (HMK.m.163,164); davacının muhdesatın tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı; bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve ve belgelerle anlaşılmıştır. Davacı tarafın tespit davası açılmasında güncel hukuki yararın bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde işin esası incelenerek hüküm kurulması doğru olmamış, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı B.. A..’in temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeple yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde davalı B.. A.."e iadesine 08.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.