9. Hukuk Dairesi 2015/698 E. , 2016/9072 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile zam farkı, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve zam farkı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Yargılama safhasındaki tarafların ispat hakkı ve buna bağlı olarak delillerin değerlendirilmesi hususu uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta; davacı talep konusu işçilik hak ve alacaklarının ispatı için tanık deliline dayanmış ve dinletmek için 4 tanık ismi bildirmiştir.
Mahkeme tanık listesindeki ilk iki sıradaki tanıkların dinlenmesine karar vermiş, daha sonra takip eden celsede hazır olan tek tanık dinlendikten sonra aynı celsede dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verilmiştir.
Hükme esas alınan hesap raporunda, davacının dinlettiği tek tanığın beyanının esas alındığı görülmüştür. Uyuşmazlığın aydınlatılması için tek tanık beyanı yeterli değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241 inci maddesinde tanık ile ispatı istenen hususta bir kısım tanığın dinlenmesinden sonra Mahkemenin yeterli bilgi edinmesi halinde geri kalanların dinlenmemesine karar verebileceği kuralına yer verilmiş ise de, bu hükümden kalan tanıkların dinlenmemesi için birden fazla tanığın dinlenmesi şartının gerçekleşmesi gereklidir. Kaldı ki Mahkemenin bu yönde bir ara kararı dahi bulunmamaktadır.
Ayrıca 6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi uyarınca Mahkemenin tanık sınırlandırması hukukî dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup, usule aykırıdır. Her ne kadar dava dosyası tek tanığı dinlenen davacı tarafın talebi üzerine bilirkişiye gönderilmiş ise de; anılan Kanun’un 196 ncı maddesine göre delil gösteren tarafın karşı tarafın açık muvafakati olmadan o delilden vazgeçme hakkı bulunmadığından bu durumun da sonuca etkisi yoktur. Yargılamanın usul hükümlerine aykırı olarak sonuçlandırılması hatalıdır.
3-Davacı tarafça açılan davanın çeşidi ve buna bağlı olarak sonuçları hususu ihtilaflıdır.
Davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olduğu dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. Ancak davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir kesiminin dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde davasının belirsiz alacak davası olduğu yönünde bir nitelendirme veya açıklama yapmamıştır, dilekçenin içeriğinden talep konusu işçilik hak ve alacaklarının kısmen talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu yönüyle Mahkemenin davanın türünü belirsiz alacak davası olarak kabulü yerinde değildir.
Yargılama safhasında dava dilekçesinde talep edilen alacak tutarları ıslah ile artırılmıştır.
Kısmi alacak davasının yargılamasında kanunî süresi içinde yapılan zamanaşımı definin değerlendirilmesi, ayrıca hüküm altına alınan alacak tutarlarının faiz başlangıcının dava ve ıslah tarihine göre belirlenmesi gereklidir.
Mahkemenin davalının ıslaha karşı zamanaşımı defini değerlendirmeden ve hükümde faiz başlangıcının dava ve ıslah tarihi ayrımına göre belirlemeden karar vermesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.