22. Hukuk Dairesi 2016/27130 E. , 2018/13504 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait hastanede 01.01.2005-31.12.2011 tarihleri arasında temizlik işçi şefi göreviyle alt işveren işçisi olarak çalıştığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil çalışma ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı şirket ise davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Dosya içeriğine göre Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı işyerinde haftanın 6 günü 7.00-17.00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme süresi mahsubuyla haftalık 9 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Ancak, dosya içerisinde çalışma saatlerine ilişkin sunulan kayıtların olduğunun anlaşılmasına göre kayıt bulunan dönem için kayıtlara itibar edilerek, kayıt bulunmayan dönem yönünden ise şimdiki gibi davacının fazla mesai ücreti alacağı belirlenmelidir.
3-Mahkeme hükümlerinin tashihine ilişkin yasal düzenlemeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesinde yer almaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün tashihi” başlıklı 304. maddesine göre “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir." düzenlemesine yer vermektedir.
Mahkemece hüküm fıkrasına “ tavzih yada tashih “ adı altında ekleme yapılamayacağı gibi hüküm fıkrasındaki bir kısım da çıkartılamaz.
Somut olayda mahkemece gerekçeli kararda "Davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü ile toplam 6,317,64 TL brüt kıdem tazminatı alacağının akdin fesih tarihinden itibaren işleyecek 1 yıllık mevduata bankalarca fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi(yasal faiz oranını geçmemek üzere mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizi) oranında faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya VERİLMESİNE," ibaresinden sonra, akabinde gerekçeli kararın altına tashih şerhi düşülerek "Her ne kadar Mahkememiz Hüküm fıkrasının 1. Maddesinde sehven " Davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü ile toplam 6,317,64 TL brüt kıdem tazminatı alacağının akdin fesih tarihinden itibaren işleyecek 1 yıllık mevduata bankalarca fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi oranında faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE şeklinde yazılmış ise de; Mahkememiz hüküm fıkrasının 1. Maddesinin "Davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü ile toplam 6,137,64 TL brüt kıdem tazminatı alacağının akdin fesih tarihinden itibaren işleyecek 1 yıllık mevduata bankalarca fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi oranında faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE" şeklinde değiştirilerek hüküm fıkrasında yer alan müştereken ve müteselsilen sorumluluk ibaresi çıkartılmıştır .
6100 sayılı HMK’nın 305/2 maddesinde yer alan “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” düzenlemesi uyarınca davalıların sorumluluğu yönünden bu şekilde tashih işlemi yapılamayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup diğer bir bozma nedenidir.
4-Son olarak; "davanın tüzel kişiliği olmayan ve davalı olmayan ... aleyhine görülerek sonuçlandırılması hatalıdır." şeklindeki Dairemizin 10.12.2014 tarih 2013/25875 esas 2014/35074 karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında yine taraf ve dava ehliyeti olmayan ..."nin karar başlığında davalı olarak gösterilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 30.05.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.