Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus takip de borçlu vekili; takibin kesinleşmesinden sonra 20.01.2010 tarihi ile 16.11.2011 tarihi arasında 6 aylık zamanaşımı süresinin geçtiğini ve takibin zamanaşımına uğradığını belirterek, İİK.’nun 33. maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, takip kesinleştikten sonra 4 kez 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu, ancak TTK" nun 726. maddesinde 6273 sayılı kanunla yapılan değişiklikle çekler için 6 ay olan zamanaşımı süresinin 3 yıla çıkarıldığı, borçlunun kanun değişikliğinden önce zamanaşımı itirazını ileri sürmediğini, zamanaşımı itirazının ileri sürüldüğü tarihin TTK.nun 726. maddesindeki değişiklikten sonra olduğundan artık somut olayda 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, hal böyle olunca da zamanaşımı itirazının yerinde görülmediğinden bahisle istem reddedilmiştir.
03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı kanunun 7. maddesiyle değişik 6762 Sayılı TTK."nun 726. maddesine göre; “Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.”
İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Bundan ayrı, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural, "derhal yürürlüğe girme" (I"etfet immediat de la loi novelle) niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların saklı tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 2. maddesi hükmüne göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Kazanılmış hak kavramı, her ne kadar açık bir biçimde Anayasa"da düzenlenmemiş ise de, bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve Anayasa"nın bünyesinde mündemiç bulunduğu, Türk Kamu Hukuku"nda, öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir.
6273 Sayılı Kanun"un 7.maddesiyle 6762 Sayılı T.K"nun 726.maddesinde yapılan değişiklikle çeklerde 6 ay olan zamanaşımı süresi 3 yıla çıkartılmıştır. Yukarıda açıklanan ilkelere göre değişiklikle getirilen 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için çekin keşide tarihinin yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki bir tarih olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, 10.12.2004, 16.12.2004 ve 20.12.2004 keşide tarihli çeklere dayalı olarak kambiyo takibine 24.02.2005 tarihinde başlanmış, ödeme emri borçluya 26.02.2005 tarihinde tebliğ edilerek takip kesinleştirilmiştir. Takip dosyasında 15.03.2005-14.11.2006, 05.11.2007-17.10.2008, 17.10.2008-06.10.2009 ve 19.07.2010-24.05.2011 tarihleri arasında dosya işlemsiz bırakılmış olup bilahare zamanaşımı süresinin sonradan değişmesi gerçekleşmiş olan zamanaşımını ortadan kaldırmaz. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.