14. Hukuk Dairesi 2015/18531 E. , 2017/4381 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.12.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, tazminat talebi yönünden kabulüne dair verilen 21.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ..... iflas idaresi memuru tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temliki işlemine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise satış bedelinin iadesi istemlerine ilişkindir.
Davalı yüklenici ... Anadolu Konut Sanayi A.Ş. iflas idaresi, davacının tapu iptali ve tescil isteminin yerinde olmadığını, davanın ancak sıra cetveline kayıt kabul davası olarak değerlendirilebileceğini, bu durumda da tüketici mahkemesinin görevli olmadığını savunmuş, arsa sahibi davalılar satışın biçim koşuluna uygun yapılmadığını, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, davanın reddi gerekeceğini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın arsa sahipleri yönünden reddine, taşınmazın davacı adına tescili olanaklı görülmediğinden tescil talebinin reddine, satış bedeli 116.000,00 TL’nin davalı yükleniciden tahsiline karar verilmiştir.Hükmü, davacılar ile davalı yüklenici .... Konut Sanayi A.Ş. iflas idaresi temyiz etmiştir.
Dairemizin 11.07.2011 tarihli 2011/7753 - 2011/9112 sayılı ilamı ile;
1-Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden; ... Konut Sanayi A.Ş.’nin 19.03.2008 tarihinde iflas ettiği anlaşılmaktadır. Böyle olunca davacıların muhatabı iflastan önceki şirket değil müflisin iflas masasıdır. Davada, adi yazılı temlik sözleşmesine dayanılmıştır. Bu tür sözleşmeler, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26.maddesinden yararlanılarak tapu sicillerine şerh verilmedikçe mülkiyet istemi bakımından hüküm ve sonuç meydana getirmez. Mahkemece bu saptama gözetilerek davacıların tescil isteminin reddi yasaya uygundur. Ancak; Hukukumuzda bir davanın, birden fazla taleple açılması mümkündür. Bu tür davalara da terditli davalar denilir. Ne var ki bu gibi durumlarda, orta yerde birden fazla dava çeşidi yoktur. Dava, aslında terditli istekler içeren tek bir davadır. Somut olayda da, davacılar tek bir dava açmışlar, ancak mahkeme önüne terditli talep getirmişlerdir.
HUMK’nun 417.maddesi uyarınca yasalardaki istisnalar dışında mahkemelerin yargılama giderlerinden (HUMK m.423), bu arada avukatlık ücretinden aleyhine hüküm kurulan tarafı sorumlu tutması gerekir. Eldeki davada, davacıların belirtildiği üzere aslında tek bir dava olan terditli istemi kabul edildiğinden, ortada davacılar aleyhine kurulmuş bir hüküm yoktur. Dolayısıyla davacılar, yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamaz.
Mahkemece, değinilen bu husus bir yana bırakılarak davacılar aleyhine karar kurulmuş gibi avukatlık ücreti yükletilmesi doğru olmamıştır.
2-Davalı ...Ş. iflas idaresinin temyizine gelince;
Yukarıdaki bentte vurgulandığı üzere, sözleşme 2644 sayılı Tapu Kanununun 26.maddesinden yararlanmak suretiyle tapu siciline şerh verilmediğinden, davacıların mülkiyet aktarımı istemlerinin kabulüne olanak yoktur. Ancak, sözleşme bedeli 116.000,00 TL’nin müflis şirkete ödendiği tartışmalı değildir. Hal böyle olunca, ayın talebinin yerini müflis şirkete ödenen para alacağı alır ve davanın sıra cetveline kayıt ve kabul davası olarak değerlendirilmesi, bu arada da görev hususunun düşünülmesi gerekir. Gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece verilen 08.02.2012 tarihli direnme kararı da Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 03.04.2013 tarihinde usul yönünden bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu bozması sonrası mahkemece 18.12.2013 tarihli celsede Dairemizin bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; Davalı arsa malikleri açısından davanın reddine, Diğer davalı yüklenici ... Konut Sanayi A.Ş. yönünden ise tescilin mümkün olmaması nedeniyle tescil talebinin reddine, davacının ödemiş olduğu 116.000,00 TL’nin bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş, hükmü davalı ...Ş. iflas idaresi temyiz etmiştir
09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında usuli kazanılmış hak kuralına değinilmiştir. Anılan içtihadı birleştirme kararında tarif edildiği üzere mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur. Buna da usul hukukunda "usuli müktesep hak" denilmektedir. Mahkeme uyduğu bozma kararına uygun olarak karar vermek zorunda olduğu gibi ilgili Yargıtay Dairesi de kural olarak bozma kararı ile benimsemiş olduğu ilke ile bağlıdır.
Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin bozma ilamında"" ... davanın sıra cetveline kayıt ve kabul davası olarak değerlendirilmesi, bu arada da görev hususunun düşünülmesi gerekir."" denildiği halde mahkemece de bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde bozma gereği yerine getirilmemiş, bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece görev hususu değerlendirilerek Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, belirtilen husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.