Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için  Tetkik Hakimi  tarafından  düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2002/393 E., 2003/25 K. sayılı, 30.01.2003 tarihli kararı ile bakım nafakasına hükmedildiği, daha sonra Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 27.10.2010 tarih ve 2010/300E. 2010/305K. sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ve aylık 300 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra ise yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği, bu kararın bozulması üzerine Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 22.06.2011 tarih ve 2011/194 E. 2011/292K. sayılı kararında bozma ilamı doğrultusunda yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesine göre "Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re"sen alır." Bu madde gereği hükmolunan tedbir nafakası, eşlerin boşanma davası sebebiyle ayrı yaşama hakkı kazanmasının sonucu ve aile birliğini korumaya yönelik tedbir olup, bu niteliği itibariyle hüküm kesinleşinceye kadar devam eder. Hüküm kesinleşince başkaca bir hükme hacet kalmaksızın kendiliğinden sona erer. Tedbir nafakasının artırılması davasının bulunması ise öncelikle devam eden bir tedbir nafakasının bulunmasını gerektirdiğinden sonuca etkili değildir.
O halde mahkemece, boşanma davası sonucu verilen kararda tedbir nafakasına veya yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi nedeniyle boşanma ilamının kesinleşme tarihinden sonra, tedbir nafakası sona ereceği kabul edilerek; gerekiyorsa bilirkişiden rapor alınmak suretiyle kesinleşme tarihine kadar olan nafakaların ödenip ödenmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken,  yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.  
SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi