8. Ceza Dairesi 2016/7733 E. , 2017/5815 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması ve nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunun işlenmesi sırasında sahte olarak düzenleyip kullandığı bireysel krediler başvuru formu ile tüketici kredisi borçlanma ve rehin sözleşmesine ilişkin özel belgede sahtecilik suçundan gereğinin mahallinde takdiri mümkün görülmüştür.
1- Nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükme ilişkin;
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre katılan vekilinin ceza miktarına, sanığın ise suçun unsurlarının oluşmadığına yönelik temyiz itirazının reddiyle hükmün oybirliğiyle ONANMASINA,
2- Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Başkasına ait banka hesabıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi 5237 sayılı TCK.nun 245/2. maddesinde, sahte banka veya kredi kartını kullanarak kendisine veya bir başkasına yarar sağlanması ise anılan maddenin 3. fıkrasında birbirinden bağımsız ve ayrı ayrı suçları oluşturduğu cihetle; somut olayda sanığın başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmak suretiyle katılan bankaya müracaat ederek banka kartı ve kredi kartı çıkartmak eyleminin 245/2. ve 43., bu kartları kullanarak değişik zamanlarda nakit para çekmek suretiyle yarar sağlama şeklindeki eyleminin ise TCK.nun 245/3 ve 43. maddelerindeki birbirinden bağımsız ayrı ayrı suçları oluşturacağı gözetilmeden, tek suç kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan vekili ile sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.05.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... Sarı hakkında açılan kamu davasının, yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan TCK.nun 245/3, 43, 62 maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin hükmün bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Banka ve kredi kartının tanımı, 5464 sayılı Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yapılmıştır.
Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı,
Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını şeklinde, aynı maddenin (g) bendinde kart çıkaran kuruluş olarak da, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
5464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de kartlı sistem kurma, kart çıkarma, üye işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan izin almaları gerektiği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 37/2 maddesine göre de, kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eklerinde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile mahkum edileceklerdir.
5464 sayılı Kanunun 3, 4 ve diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde banka veya kredi kartı çıkarmanın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşunun izin verdiği banka veya kredi kuruluşlarına aittir.
Banka ve kredi kartlarını ancak BDDK’dan izin alan kuruluşlar çıkartabileceklerdir.
TCK.nun 245/2 maddesinde “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden..” şeklinde tanımlanan suçun oluşumu için, sahte oluşturulan kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmesi gerekir.
İlişkilendirmenin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük karşılığı “ilişkili duruma getirmek” olarak tanımlanmıştır.
Burada önemli olan unsur, karta, başkasının hesap numarasını ve hesap bilgilerini aktararak kartın oluşturulmasıdır.
Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir.
Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.
Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK 245/2 maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması halinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK.nun 245/2 maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.
Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup, kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanunun 37/2 maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK.nun 204, 207 maddelerindeki suçu oluşturacaktır.
Başkasına ait hesapla ilişkilendirme sonucu, hesap sahibinin bilgileri kopyalanmak suretiyle sahte kartın üretilmesinden sonra bu şekilde oluşturulan kart ile yarar sağlanması halinde hem TCK 245/2, hem de TCK 245/3 maddesindeki suç oluşabilecektir.
Somut olayda sanığın, ... isimli şahsa ait sahte nüfus hüviyet cüzdanı ve sürücü belgesi ile Vakıfbank şubesine başvurarak kredi kartı sözleşmesi imzalayarak adı geçen adına kredi kartı çıkartılması ve kullanılması şeklinde gelişen olayda kartın doğrudan bankaya başvurularak çıkartılması karşısında TCK 245/2 maddesi kapsamında kart sahibinin banka hesabı ile ilişkilendirme söz konusu olmadığından sanığın fiilinin, sahte belgelerle oluşturulan banka kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlamak suçunu oluşturacağı ve bu yönde kurulan yerel mahkeme kararının doğru olduğu düşünülmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme kararının bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.