7. Ceza Dairesi 2015/5937 E. , 2018/2852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya aykırılık
HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Hapis cezasından çevrili adli para cezasının 1 gününün 20,00 TL"den hesabı sırasında uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK.nun 52/2. maddesi yerine TCK.nun 50/1-a maddesinin yazılması suretiyle CMK.nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca, hükmün 4. paragrafındaki ""5237 sy md 50/1-a" ibaresinin çıkarılıp yerine gelmek üzere "TCK.nun 52/2. maddesi" ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair kısımları aynen bırakılan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/03/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanık ... hakkında kurulan Mahkumiyete ilişkin hükmün, sanığın temyizi üzerine sayın çoğunluğun düzeltilerek onamaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Sanık ... aşamalardaki savunmalarında özetle, olay tarihinde kendine ve eşine cep telefonu almak için gittiğini duyan abisi İlyas ve arkadaşı ...’ın da telefon istediğini, para verdiklerini, ... Plaza’da dolaşırken karşısına çıkan seyyar satıcıdan 2 şer tane kendi ve abisine, 1 tanede arkadaşına fiyatı uygun olan suça konu telefonları aldığını, telefonları satmak için değil kullanmak amacıyla aldığını söylemiştir.
Dosyada bulunun 26.09.2013 tarihli tutanaktan, durumundan şüphelenilen sanığın durudurulduğu, elinde bulunan katlanmış vaziyetteki siyah poşet içerisinde suça konu 5 adet telefonun ele geçirildiği anlaşılmaktadır.
Sanığın savunmalarında ismi geçen kardeşi ile arkadaşı dinlenilmemiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04/04/2006 tarih, 2006/3-35 E, 2006/97 K sayılı ilamı ile buna benzer birçok ilamında da“… ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuşkudan sanık yararlanır kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.”
Tüm bu anlatılanlar ve dosya kapsamına göre, sanık hakkında, elinde bulunan poşet içerisinde 5 adet ... kaçağı cep telefonunu ticari amaçla bulundurmaktan kamu davası açılmış olup, sanık kolluk ve mahkemedeki savunmalarında, olay tarihinde kendine ve eşine cep telefonu almak için gittiğini duyan abisi İlyas ve arkadaşı ...’ın da telefon istediğini, para verdiklerini, ... ... Plaza’da dolaşırken karşısına çıkan seyyar satıcıdan 2 şer tane kendi ve abisine, 1 tanede arkadaşına fiyatı uygun olan suça konu telefonları aldığını, telefonları satmak için değil kullanmak amacıyla aldığını beyan etmiştir. Sanık ve kaçak eşya konusunda mahkemece verilmiş usulüne uygun bir arama kararı olmadığı gibi gecikmesinde sakınca olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet Savcısı tarafından da verilmiş bir yazılı arama izni ya da Cumhuriyet Savcısına ulaşılamaması nedeniyle kolluk amirince verilmiş yazılı arama emri de bulunmaması karşısında, hukuka aykırı arama sonucu ele geçen eşyanın yasak delil niteliğinde olduğu, bu eşyanın kaçak olmasının durumu değiştirmeyeceği, sanığın telefonları ticari amaçla bulundurduğuna ilişkin herhangi bir ikrarı da bulunmadığı nazara alındığında Anayasanın 38/2, 5271 sayılı CMUK"nun 206/2-a, 217/2, 230/1 madde ve fıkralarına göre hukuka aykırı surette elde edilen delillere dayanılarak hüküm kurulamayacağı gibi dosyada sanığın savunmasının aksine başkaca delil bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın müsnet suçtan cezalandırılması için savunmasının aksine somut, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi ile şüpheden sanık yararlanır ilkesi nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekçesiyle kurulan hükmün bozulması yerine, yerel mahkemenin dosya kapsamına uymayan yetersiz gerekçesine dayalı usul ve yasaya uygun olmayan kararının düzeltilerek onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.20.03.2018