10. Hukuk Dairesi 2019/1273 E. , 2019/6883 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2013/717-2018/861
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar ... Apartmanı Yönetimi ile ... mirasçıları vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 03.06.2005 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 26. maddesidir.
Kurumun, 506 sayılı Kanun"un 26. maddesinden doğan rücu hakkı "halefiyete" değil, "Kanundan doğan basit rücu hakkına" dayalı olup, Kurumun rücu alacağı, ilk peşin sermaye değerli gelirin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceğinin göz önünde tutulması gerekir.
506 sayılı Kanun"un 92. maddesi "Hem malullük hem de yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı bağlanır. Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir." düzenlemesini içermektedir.
Eldeki davada her ne kadar haksahiplerine ölüm aylığı da bağlanmış ise de,dosya içeriğinden dava konusu edilen gelirlerin tam, ölüm aylıklarının ise yarımdan ödendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle dava dilekçesi ekinde sunulan PSD tablosu gözetilerek ilk peşin sermaye değerli gelirler toplamı olan 6.690,00 TL"nin %75 kusur karşılığı gözetilerek karar verilmemiş olması isabetsizdir.
3-Davalı tarafça, davacı Kuruma 4.200,00 TL ödeme yapıldığı beyan edilmiştir. Mahkeme tarafından dosyada bulunan 18.06.2010 tarihli 4.200,00 TL"lik ödeme makbuzu dikkate alınmadan karar verilmiş olup, davalı işveren tarafından dosyaya sunulan ödeme makbuzunun gözetilmemesi de hatalıdır.
4-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1948 gün ve 1948/10 Esas, 1944/3 Karar sayılı kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün bulunmadığından ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı, 06.05.2016 tarihli kararında bozmadan sonra ıslah yapılması halinde davanın tamamen değiştirilmesi imkanı ortaya çıkacağı ve bunun da kargaşalara, bitmeyen davalara neden olacağı, bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 tarihli 1948/10 Esas, 1944/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediği belirtildiğinden bozma sonrasında davacı Kurum tarafından ıslahla talep arttırılmış ise de mahkemece ıslahın kabul edilerek hüküm kurulması yerinde değildir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz eden tüm davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 01.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.