Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/8299
Karar No: 2018/7717
Karar Tarihi: 21.05.2018

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/8299 Esas 2018/7717 Karar Sayılı İlamı

 

 

18. Ceza Dairesi         2017/8299 E.  ,  2018/7717 K.

  •  


"İçtihat Metni"


KARAR

Fuhuş suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 07/05/2013 tarih ve 2012/345 esas, 2013/291 karar sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 06/11/2017 tarih ve 2015/43130 esas, 2017/12370 karar sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
CMK"nın 139. maddesi uyarınca gizli soruşturmacı tedbirine ancak, CMK"nın 139. maddesinde sayılan katalog içerisinde yer alan suçu işleyen örgüt ve örgüt mensubu suçlu aleyhine başvurulabileceği ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenmeyen suçlar yönünden gizli soruşturmacı görevlendirilemeyeceğinden parada sahtecilik, uyuşturucu madde ticareti ile fuhuş gibi suçlarda faile ulaşmak ve delil elde etmek amacıyla kolluk görevlisinin kimliği gizlenerek delil toplanmasının hukuka uygun olup olmadığı ile bunun hangi hallerde hukuka uygun sayılacağının tespiti gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 12.05.2015 tarih, 2014/10-454 esas, 2015/156 sayılı kararında CMK"nın 139. maddesi dışındaki suçlar yönünden de kolluk görevlilerinin CMK"nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca Cumhuriyet Savcısının emri doğrultusunda ve genel yetkileri ile görevleri kapsamında, suç ve failini belirlemek ve suçla ilgili delilleri toplamak amacıyla alıcı rolüne girerek suça azmettirmeden ve teşvik etmeden şüpheliden uyuşturucu madde satın almasını mümkün görmüştür. Aynı kararda bu durumda görev yapan görevlinin gizli soruşturmacı değil “gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi” olduğunu, suça teşvik etmeden veya azmettirmeden elde ettiği delillerin hukuka uygun olacağına hükmetmiştir.
AİHM de verdiği kararlarda gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi yöntemine başvuru halinde, yapılan başvuruları AİHM"nin 6. maddesi kapsamında ele almaktadır.
YCGK kararı, AİHM kararları ve CMK"daki düzenlemeler uyarınca, gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisinin elde ettiği delillerin hukuka uygun kabul edilebilmesi için aşağıda belirtilen koşulların varlığı aranmalıdır:
a- Gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi hiç bir zaman kışkırtıcı ajan gibi hareket etmemeli, önceden failde bulunmayan suç işleme kastı oluşturularak, fail suç işlemeye azmettirilmemeli.
“...Her ne kadar organize suçlardaki artış uygun önlemler alınmasını gerektirse de adil yargılamadan vazgeçilmemelidir. Bu nedenle amaca ulaşmak uğruna adil yargılama hakkı feda edilerek polisin kışkırtması sonucu elde edilen delilin kullanılması meşru değildir..., ...Somut olayda polis memurlarının faili suça kışkırttığı ve olayda onların müdahalesi olmadan da suçun işlenmiş olacağına dair hiçbir bulgu öne sürülmediğinden polis memurlarının hareketlerinin onların gizli ajanlığının ötesine geçtiğinin ve adil yargılama hakkının ihlal edildiğinin kabulü gerekir... (Teixeria de Castro/Portekiz davası, Başvuru No:44/1997/828/1034)”
“Mahkemelerce sadece gizli görevlinin tutanaklarına dayanarak değerlendirme yapılmamalıdır, tutanaklar başka sonuca götürecek unsurlarla teyit edilmelidir..., ...Sanık suç işleme potansiyeline sahip bir kişi olsa bile somut olayda görevlinin müdahalesinden önce failin suç işleme hazırlığında olduğunun başka delillerle desteklenmesi gerekir. Yani failin müdahale olmadan suçun işleyeceğinin başka delillerle kanıtlanması gerekir. (Hun-Türkiye davası, Başvuru no:17570/04)”
b- CMK"nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan bir görevlendirmenin bulunması gerekir.
CMK"nın 160 ve 161. maddeleri uyarınca Cumhuriyet Savcısının gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisine bu emri yazılı veya acele hallerde sözlü olarak vermesi gerekir. Cumhuriyet Savcısının yazılı veya sözlü emri olmadan yine CMK"nın 161/2. maddesi uyarınca adli kolluk görevlisinin Cumhuriyet Savcısına bilgi vermeden kimliğini gizleyerek adli işlem yapması hukuka aykırı olup elde ettiği delil de hukuka aykırı olduğundan, CMK"nın 216/3. maddesi hükme esas alınamaz. Kimliğin gizlenerek adli işlem ifası olağan bir işlem olmayıp ikincil bir tedbirdir. Bu tedbirin gerekliliği ve orantılılığının mutlaka Cumhuriyet Savcısı tarafından denetlenmesi gerekir.
AİHM Hun-Türkiye davasında bu konuya şöyle temas etmiştir. “AİHS sınırları belirlendiğinde ve güvence altına alındığında gizli ajanla müdahaleye tolerans gösterebilir.
AİHM İsviçre-Lüdi kararında, İsviçre makamlarının Alman polisi tarafından haberdar edilmesi ve olayın soruşturma hakiminin bilgisi dahilinde yürütülmesi nedeniyle 6. maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir. (Lüdi-İsviçre kararı başvuru No:12433/86)
c. Kolluk görevlisinin tutanağı delil olarak kabul edildiğinde, diğer delillerle birlikte tutanağa da dayanılıyorsa mutlaka tutanak düzenleyiciler dinlenilmeli, sanığa, tutanak ve düzenleyicilerin anlatımlarına karşı savunma yapma imkanı verilmelidir.
AİHM Calabro-İtalya kararında “Gizli ajanın ifadeleri başvuranın mahkûmiyetinde belirleyici faktör olmamıştır. Buna ek olarak başvurana yargılama aşamasında, soruşturmada görev alan polis memurlarını sorgulama, polis operasyonunun niteliği ve kullanılan usulleri netleştirme fırsatı vermiştir. Bu nedenle adil yargılama hakkı ihlal edilmemiştir sonucuna ulaşmıştır. (Başvuru No:58895/0011 Mart 2002)”
Davaya konu olayda, sanığın yukarıda açıklanan eylem nedeniyle fuhuş suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılıp bu eylem nedeniyle cezalandırılmalarına karar verilmiş ise de, yukarıda belirtilen ilkelere uygun bir gizli soruşturma için adli kolluk görevlendirmesi yapılarak elde edilmiş bir delil bulunmadığı, hukuka aykırı olarak elde edilen ve hükme esas alınamayacak olan bu delil dışında, mahkumiyet hükmüne esas alınan başkaca delillerin nelerden ibaret olduğu gösterilmeden ve hukuka aykırı delil gerekçe gösterilip mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmemesi, olay yeri olan masaj salonunda suç tarihinde bulunup tanık sıfatı ile ifadeleri alınan kişilerin fuhuş olayından haberlerinin olmadığını belirtmeleri, dosya kapsamında mağdur sıfatında bulunan ..."ın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde tanık olan polis memurunun masaj için geldiğini, masaj odasına geçtikten sonra ekstra olarak tabir edilen cinsel ilişki isterse fazladan 100 TL vermesi gerektiğini tanığa söylediğini, tanığın bunu kabul ettikten sonra görevli olduğunu belirtiği ifadesi dışında sanığın fuhuş işi için kendisini yönlendirdiğine dair beyanının bulunması, ayrıca kovuşturma evresinde alınan ifadesinde de beyanını değiştirip tanık polis memurunun kendisine ilişki olursa ücretin ne kadar olduğunu sorması üzerine kendisinin sadece masör olduğunu belirttiği, dosya kapsamında tanık sıfatı ile ifadesi alınan polis memuru Mahmut Karaca"nın da beyanlarında mağduru sanığın yönlendirdiğine yönelik herhangi bir ifadesinin olmaması karşısında; sanığın mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından atılı suçtan beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ..."in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamaye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
I- İtiraz Nedenleri
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/12/2017 tarih ve 14-2013/360276 sayılı yazısı ile;
“İtiraza konu uyuşmazlık, gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisinin, gizli soruşturma için görevlendirilme yapılmadan ve Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı veya sözlü bir görevlendirmesi bulunmaksızın elde edilen delillerin hukuka uygun kabul edilip edilmeyeceğine ilişkindir.
Ceza Muhakemesi Kanununun "Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi" başlıklı 139. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan hali;
“1) Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı kararı ile kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir.
2) Soruşturmacının kimliği değiştirilebilir. Bu kimlikle hukukî işlemler yapılabilir. Kimliğin oluşturulması ve devam ettirilmesi için zorunlu olması durumunda gerekli belgeler hazırlanabilir, değiştirilebilir ve kullanılabilir.
3) Soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karar ve diğer belgeler ilgili Cumhuriyet Başsavcılığında muhafaza edilir. Soruşturmacının kimliği, görevinin sona ermesinden sonra da gizli tutulur.
4) Soruşturmacı, faaliyetlerini izlemekle görevlendirildiği örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve bu örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili delilleri toplamakla yükümlüdür.
5) Soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez ve görevlendirildiği örgütün işlemekte olduğu suçlardan sorumlu tutulamaz.
6) Soruşturmacı görevlendirilmesi suretiyle elde edilen kişisel bilgiler, görevlendirildiği ceza soruşturması ve kovuşturması dışında kullanılamaz.
7) Bu madde hükümleri ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili
olarak uygulanabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
2. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
3. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315).
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar” şeklindedir.
06.03.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürülüğe giren 6526 sayılı Kanunun 13. maddesi ile CMK"nun 139. maddesinin birinci fıkrası “Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye ağır ceza mahkemesince oy birliğiyle karar verilir. İtiraz üzerine bu tedbire karar verilebilmesi için de oybirliği aranır.” şeklinde değiştirilmiş, altıncı fıkrasına ise “Suçla bağlantılı olmayan kişisel bilgiler derhâl yok edilir.” cümlesi eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunca kanuna eklenen madde gerekçesinde “Kışkırtıcı ajan kullanılmasının hukuk devleti ilkesi bakımından büyük sorunlar yaratması karşısında, batı ülkelerinde giderek artan ve buna paralel olarak da toplum hayatında tamiri kabil olmayan yaralar açan organize suçlulukla mücadelede gizli soruşturma yapan bir görevliden yararlanma düşüncesi ortaya çıkmıştır. Gizli soruşturmacı, kışkırtıcı ajan değildir. Bunun kışkırtıcı ajandan en önemli farkı, gizli soruşturmacının hiç bir zaman azmettiren durumunda bulunamamasıdır.
Gizli soruşturmacı, görevi sırasında suç işlemeyecektir.
Gizli soruşturmacının, içine girdiği örgüt içerisinde uzun süre kalabilmesi, onun "uydurma kimlik" sahibi olması ve bu kimlik altında bazı işlemlerde bulunabilmesine de bağlıdır.
Karşılaştırmalı hukukta, bu tedbirler vasıtasıyla bireyin temel hak ve özgürlüklerine ağır biçimde müdahale edilmesi nedeniyle, tedbire karar verme yetkisi konusunda özel yetki kuralları öngörülmüştür” denilmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin, “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (ç) bendinde gizli soruşturmacının; “Gerektiğinde örgüt içine sızmak, gözetlemek, izlemek, örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve örgütün işlediği suçlarla ilgili  iz, eser, emare ve delilleri toplamak ve muhafaza altına almakla görevlendirilen kamu görevlisini,” ifade ettiği belirtilmiştir.
Ancak kolluk görevlilerinin, CMK"nun 160 ve devamı maddeleri uyarınca Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda ve genel yetkileri ile görevleri kapsamında, suç ve failini belirlemek ve suçla ilgili delilleri toplamak amacıyla, alıcı rolüne girerek, suça azmettirmeden veya teşvik etmeden sanığın kendisine kadın temin etmesini istemesi mümkündür.
Bu durumlarda adli kolluk görevlisinin 5271 sayılı CMK"nun 139. maddesi uyarınca değil, 160 ve devamı maddeleri uyarınca görevlendirilmesi yeterlidir.
Gizli görevlinin işlenen veya işlenmek üzere olan suçu ortaya çıkartmak için şüphelilerle temas kurarak suçüstü yakalanmalarını sağlaması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun bulunmuştur. (AİHM’nin Ludi/İsviçre, 15.06.1992 gün ve 12433/1986 sayılı kararı) Ancak görevlinin suç işlemeye niyeti olmayan kişileri suç işlemeye teşvik ve azmettirmesi AİHS’nin ihlali olarak kabul edilmiştir. (AİHM’nin Teixeira de Castro/Portekiz, 09.06.1998 gün ve 25829/94 sayılı kararı)
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; Beyce Masaj salonunda çalışan bayanlara para karşılığı fuhuş yaptırıldığı ihbar edilmesi üzerine suç tarihinde, polis tarafından adı geçen masaj salonuna müşteri kılığında gidildiği ve ..."in müşteri kılığında gelen görevli polis memurunu karşılayıp 80 TL. kasa ücreti alıp 4 yazan masaj odasına yolladığı ve kısa bir süre sonra mağdur ... isimli bayan odaya gelerek masaj haricinde ekstra isteyip istemediğini sorduğu, görevli polis ekstradan ne kastettiğini ..."a sorduğunda ... cinsel birliktelik kastettiğini beyan ederek kabul etmesi durumunda cinsel beraberlik içinde 100 TL. daha vermesi gerektiğini söylediği, görevli polis tarafından bayanın teklifi kabul edilmesi üzerine bayan ..."ın soyunmaya başladığı sırada görevli polis memuru polis tanıtma kartını gösterip fuhuş olayı ile ilgili işlem yapmaya başlaması üzerine sanık ..."in işyerinden kaçıp uzaklaştığı şeklinde gerçekleşen eylemde,
10.01.2012 tarihinde düzenlenen yakalama tutanağının saat 23.30 sıralarında düzenlendiği ve düzenlenen tutanak nöbetçi Cumhuriyet Savcısı..."e haber verildiği ve kendisinin bilgilendirilmesi sonrasında, düzenlenen soruşturma evrakının sanıklarının mevcutlu olarak getirtilmesi talimatıyla tüm adli işlemlerin onayı alınmış ve elde edilen tüm deliller hukuka uygun hale dönüştürülmüştür.
Adli Kolluk Görevlilerinin, suçuyu tahrik ve teşvik etmesinin söz konusu olmadığı ve sanığın herkes tarafından bilinir şekilde hizmet verdiği ve bu çerçevede görevlilerin masaj sırasında, mağdure Serap"ın ekstra işlem isteyip istemediğini sorduğu ve cinsel ilişki isteminde bulundukları takdirde 100 TL daha fazla ödemeniz gerektiğinin belirtildiği, öncesinde, sanık ..."in görevli polis memurlarını kapıda karşıladıkları ve 4 nolu masaj salonuna yönlendirdiği ve görevlilerin sanığı suça tahrik ve teşvik etmediği açıkca anlaşılmakdır.
Ayrıca sanığın, ağabeyinin işyerinin sanık ... tarafından işletildiğini ve kendisinin sigortalı olarak işyerinde çalıştığını ve fiilen işletme sahibi olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Soruşturma için görevlendirilen polis memurunu kapıda karşılayan sanık ... olduğu açıkça beyanlardan anlaşılmaktadır.
Dosyada 12/02/2009 tarihinde düzenlenen İşletme hakkının devri sözleşmesinin hukuki bir ilişki olduğu ve cezai yönden bir değer taşımadığı ve sanık ..."in görevlileri kapıda karşıladığı ve 4 nolu masaj salonuna yönlendirdiği ve görevlilerin polis olduğunun anlaşılması karşısında işyerinden kaçtığı ve bir süre yakalanamadığı ve masaj salonunu fiilen kendisi işlettiği ve suçun asli faili olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Yüksek Dairece verilen bozma kararında, mağdur ..."ı sanık ..."in yönlendirdiğine yönelik herhangi bir ifadesinin olmamasının bir önemi bulunmaktadır Mağdur ..."ı sanığın bilgi ve isteği olmaksızın kendi rızasıyla görevli polis memuruna cinsel ilişki teklifinde bulunması hayatın olağan akışına uygun değildir.
Bu itibarla, Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 06/11/2017 tarih 2015/43130 Esas ve 2017/12370 Karar sayılı ilamda yer alan " sanığın üzerine atılı fuhuş suçunu işlediğine ilişkin, hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş delil bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesine" ilişkin,
Kabüle görede, sanığın fuhuş işi için kendisini yönlendirdiğine dair beyanının bulunması, ayrıca kovuşturma evresinde alınan ifadesinde de beyanını değiştirip tanık polis memurunun kendisine ilişki olursa ücretin ne kadar olduğunu sorması üzerine kendisinin sadece masör olduğunu belirttiği, dosya kapsamında tanık sıfatı ile ifadesi alınan polis memuru Mahmut Karaca"nın da beyanlarında mağduru sanığın yönlendirdiğine yönelik herhangi bir ifadesinin olmaması karşısında; sanığın mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından atılı suçtan beraatına ilişkin bozma kararının hukuka aykırı nitelikte olduğu,
Sanık ..."in işyerini fiilen işlettiği görevlileri kapıda karşıladığı ve müşteri kılığında bulunan polis memurunu 4 nolu odaya yönlendirdiği, yakalanacağını anlaşılınca işyerinden kaçtığı ve atılı suçu işlediği dosya kapsamından anlaşıldığı halde Yüksek Dairece, yasal olmayan şekilde bozma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/05/2013 tarih ve 2012/345 E- 2013/291 Karar sayılı ilamıyla sanık ... hakkında TCK 227/2,62 md 1 Yıl 8 Ay Hapis ve 2000 TL Adpc cezalandırılmasına ilişkin hükmün onanmasına karar verilmesi istemiyle, anılan Yüksek Dairenin kararına itiraz edilmiştir.
Sonuç Ve İstem: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 06/11/2017 gün ve 2015/43130 Esas, 2017/12370 Karar sayılı kararı bozma kararının hukuka aykırı nitelikte bulunduğundan KALDIRILMASINA,
3- Ankara 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 07/05/2013 tarih ve 2012/345 E- 2013/291 Karar sayılı ilamıyla sanık ... hakkında TCK 227/2, 62 md 1 Yıl 8 Ay Hapis ve 2000 TL Adpc cezalandırılmasına ilişkin hükmün ONANMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi,
İtirazen arz ve talep olunur.” denilerek, itirazda bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- İtirazın Kapsamı
İtiraz, sanık hakkında fuhuş suçundan yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine dair hüküm kurulurken sanık hakkında mahkumiyete karar vermeye yeterli delillerin hukuka aykırı olarak elde edilen deliller olmadığı, görevli polis memurlarının suç tutanağını düzenledikten sonra Cumhuriyet savcısını arayarak durumdan haberdar etmeleri ve ondan soruşturmaya ilişkin talimat almalarıyla elde edilen delillerin hukuka uygun hale dönüştüğüne dolayısı ile sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün yerinde olduğuna,
Mağdurun beyanın soruşturma aşamasında, fuhuş işi için kendisinin yönlendirme yaptığına yönelik olmasına rağmen kovuşturma aşamasında, sadece masör olduğunu belirtip beyanlarında çelişki yaratmasının mahkumiyet hükmü için yeterli olduğuna ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme
Davaya konu olayda, sanık hakkında fuhuş suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Dairemizce bozulmasında ve bozma kararının içeriğinde bir isabetsizlik görülmediğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
IV- Karar
Dairemizin 06/11/2017 tarih ve 2015/43130 esas, 2017/12370 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 21/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi