14. Hukuk Dairesi 2016/9999 E. , 2017/4288 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki meranın aidiyetinin tespiti, müdahalenin men"i davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 12.04.2016 gün ve 2015/18820 Esas - 2016/4405 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ... hudutlarında kalan ve doğuda ... eski yaylalarından başlayıp düz bir hat olarak batıda ... Mevkisi ve ...Gölü"ne uzanan sınırın güney tarafında kalan mera davacı belediyeye ait iken 2005 yılı içerisinde yapılan kadastro tespit çalışmaları esnasında davalı ... için oluşturulan kadastro çalışma alanı sınırı içerisinde bırakıldığını ve davalı ... kişiliğinin de bu çalışma alanı sınırı tespitine dayanarak davacı¸ belediyeye ait meraya...Köyüne ait hayvanları sokmak suretiyle müdahelede bulunulduğunu, bu nedenle davacı ve davalı köyler arasındaki sınırın tespiti ile davalı köyün müdahalesinin menine karar verilmesi istemiştir.
Davalı ... Kişiliğini temsilen köy muhtarı; belirsiz sınırlar gösterilmek suretiyle dava açılmış olduğunu, dava konusu meranın tamamının kadimden beri kendi köylerinin kullanımında olduğunu, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair kurulan hüküm Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava kadim hakka dayanılarak meraya elatmanın önlenmesi, istemine ilişkindir. Birleştirilen dava ile...Belediye Başkanlığı davalı adına sınırlandırılan 131/128,131/129 ve 130/94 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin iptali ile mera olarak sınırlandırılması istemiştir
Davanın reddine dair verilen karar her ne kadar Dairemizce onanmış ise de bu kez yapılan incelemede yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı görülmüştür.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Somut olaya gelince; Yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda mahallinde yeniden keşif yapılmalı, taraflar ile ilgisi olmayan tek sayıda, yöreyi bilen yaşlı mahalli bilirkişiler tespit edilmeli, davalı ... ve davacı Belediyeye bağlı Avcılar Mahallesinin kuruluş tarihleri ve 474 sayılı Yasa uyarınca bir tahsis yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, davacının ve davalının dayandığı kişilere ait tapu kayıtlarının geldi ve gittileri getirtilmeli, dosya içinde yer alan özel tapu kayıtlarında 2510 sayılı Kanununun 30.maddesi gereğince takyit bulunduğu anlaşıldığından, bu kanun gereği dava konusu mevkiide yapılan çalışmalar araştırılmalı,...ve ... İl Özel İdaresinden taraflara ait vergi kaydı araştırması yapılmalı ve mahallinde yapılacak keşifde elde edilen deliller (hava fotoğrafları.memleket haritaları, tapular, vergi kayıtları, tahdit krokisi, 28.1.1949 İl İdare Kurul Kararı ve elde edilecek belgeler) tek tek zeminde uygulanmalı, dava konusu yerde bulunan yayla evlerinin kimlere hangi köylere ait olduğu araştırılmalı, tüm bu uygulamaları takip edecek şekilde her üç parsel için ayrı ayrı fen bilirkişisine kroki düzenlettirilmeli sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmediğinden dava vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile, Dairemizin 2015/18820E. 2016/4405K. sayılı ve 12.04.2016 tarihli onama kararının kaldırılmasına, hükmün yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine, 25.5.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.