Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3004
Karar No: 2020/214

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/3004 Esas 2020/214 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/3004 E.  ,  2020/214 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/07/2017 tarih ve 2014/792 E- 2017/665 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 12/04/2018 tarih ve 2017/1073 E- 2018/399 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 07/01/2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... , davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı ...İnşaat Tur. Tic. A.Ş arasında yapılan ihale sözleşmesini davalı şirketin garantör olarak imzaladığını, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 sayılı Kamu Sözleşmeleri Kanunu çerçevesinde davalı garantörden 27.04.2009 tarihli, “ilk talepte ödeme kayıtlı” kesin teminat mektubu aldıklarını, dava dışı ...İnşaat A.Ş.’nin yaptığı işlerle ilgili düzenlenen kesin hak edişle yüklenici şirketin 6.310.686,42 TL borçlu olduğunun ortaya çıktığını, ...İnşaat A.Ş. ‘nin iflas ettiğini, müflis şirketten alacaklarını tahsil imkanı bulunmadığını, bu nedenle 24/03/2014 tarihli yazıyla davalıdan teminat mektubunun bozdurulmasının istenildiğini, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını oysa, bu tür teminat mektuplarında "önce öde, sonra dava et” prensibinin geçerli olduğunu, kendilerinin talebi üzerine teminat mektubunun paraya çevrilerek kendilerine ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, teminat mektubuna dayalı 1.080.000,00 TL alacağın, ilk talep tarihi olan 24.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, teminat mektubunun, ...İnşaat A.Ş. tarafından yapımı davacıya taahhüt edilen “Başıbüyük- Süreyyapaşa Yolu, yol ve ortak altyapı inşaatı işi” için verildiğini ancak, dava dışı müflis şirketin teminat konusu işleri tamamen yerine getirdiğini, yaptığı işin sözleşme ve eklerine uygun olduğuna ilişkin kısmi geçici kabul tutanağı ve geçici kabul tutanağının bulunduğunu, geçici kabul tutanağının düzenlenmesinden sonra, söz konusu işin usulüne uygun hale getirilmesi üzerine, kesin kabul teminat tutanağının düzenlenerek onaylandığını, kesin kabule engel eksik ya da kusurlu işin bulunmadığını sadece 50.000,00 TL tutarlı nefaset farkı kesilmesinin uygun görüldüğünü, hal böyle olunca teminat mektubuyla garanti edilen rizikonun sona erdiğini, teminat mektubunun hükümsüz hale geldiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, işin toplam bedeli 4.827.000,00 TL iken bunu aşar şekilde 6.130.686,42 TL alacaklı olduğundan bahisle teminat mektubunun paraya çevrilmesinin talep edildiğini, teminat mektubunun “ilk talepte ödeme kaydını” ihtiva etmesinin ise kayıtsız şartsız ödemeyi gerektirmediğini, teminat mektubu ile garanti edilen riziko ortadan kalkmışsa mektubun paraya çevrilmesinin istenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının, yüklenicinin edimini yerine getirdiğini iddia etmesi karşısında, kendiliğinden kesin hesabın kesinleşmesinin söz konusu olamayacağından kesin hesabın yargılama sırasında çıkarılması gerektiği, hal böyle olunca mahallinde yapılan keşifle belirlenen işlere nazaran, dava dışı yüklenicinin 3.820.673,36 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği ancak, yüklenicinin kendi kesin hesabında sadece 3.453.625,76 TL alacaklı olduğunu kabul etmesi, bununla bağlı kalınarak ve bu bedelden % 3 gelir vergisi ve damga vergisi kesilmesi ve 50.000,00 TL nefaset bedeli düşülmesi sonucunda, dava dışı yüklenicinin 3.274.114,80 TL alacaklı olduğu, davacının alacaklı değil, borçlu olduğu belirlendiğinden teminat mektubunun paraya çevrilmesi için gereken davacının alacaklı olması şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
    İstinaf mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 24.03.2014 tarihli nakde çevirme talep yazısında, lehtarın sözleşmeden sorumluluklarını yerine getirmediğini ve rizikonun gerçekleştiğini beyan ederek ödeme talebinde bulunduğu, teminat mektubunda açıkça sözleşmeye atıf yapılmakta olup, davacının da, lehtarın sözleşmeden doğan yasal sorumluluklarını ihlal ettiğini belirterek tazmin talebinde bulunduğu, bu talebin usulüne uygun geçerli bir tazmin talebi olduğu, davacının tazmin talebinde, sözleşmeye açıkça atıf yaptığı, sözleşme kapsamında yükümlülüklerin ihlal edildiğini beyan ettiği dikkate alındığında, davalı bankanın, teminat mektubu dışındaki bir rizikonun tazmininin talep edildiğine ilişkin savunmasının yerinde olmadığı kaldı ki, davacının eser sözleşmesi kapsamında alacağının bulunduğunu beyan ettiği gibi, sözleşme uyarınca lehtarın SGK borçlarının bulunduğu, teminat mektubunun bu edimi de kapsadığını beyan ettiği, teminat mektubunun lehtar müteahhidin sözleşmeden doğan tüm sorumluluklarını ve edimlerini temin ettiği, davacının, tazmin talebinde rizikonun gerçekleştiğini beyan ettiğine göre, davalı bankanın, rizikonun gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırma yetkisi ve sorumluluğunun bulunmadığı, davalı bankanın teminat mektubuna konu olan işin yapılıp bitirildiğine dair gecici ve kesin kabullerin yapıldığını, bu nedenle davacının tazmin talebinin haksız olduğunu, bankanın bu duruma rağmen ödeme yapamayacağını savunduğu, kesin kabul tutanağında, elle yazılan bölümde "" (1)gecici kabulde tespit edilen eksiklerin yapılmadığı yeniden tespit edilmiştir( işçi), (2) Komutanlık için yapılan işlerin kusurları tutanak -3 ile tespit edilmiştir (MSB.İnş.Eml.Blg.Başkanlığı ve Komutanlık), İSKİ, MSB.... Başkanlığı ve idaremizce kabule engel olmayan eksik ve kusurlu imalatlar nedeniyle 50.000.00 nefaset kesilmesi uygun görülmüştür"". kaydının düşüldüğü, taraflar arasında kesin hak edişin çıkarılmadığı, alacak borç ilişkisi konusunda ihtilaf bulunduğu, tek başına kesin kabulün hazırlanıp onaya sunulması, kesin kabulün yapılmış olması, tek başına lehtarın sözleşmeden doğan tüm edimlerini ve sorumluluklarını yerine getirdiği anlamına gelmeyeceği nitekim lehtarın bu işle ilgili tüm SGK ve vergi borçlarını ödediğine dair savunma ve delil sunulmadığı, sözleşmenin diğer hükümlerinden kaynaklanan yükümlülüklerinin de teminat mektubuyla güvence altına alındığı dikkate alındığında salt hak ediş bulunduğu gerekçesiyle davalı bankanın ödeme yapmaktan kaçınmasının teminat mektubunun niteliğine aykırı olduğu, ihaleyle yapılan sözleşmeden doğan tüm edimlerin ve sorumlulukların yerine getirildiğine dair bankanın elinde kesin (likit) belge bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, bankanın ödeme yapmaktan kaçınmasının teminat mektubunun niteliğine ve hukuka aykırı olduğu, ilk derece mahkemesinin teminat mektubunun hukuki niteliği konusunda hataya düşerek, davacı muhatap ile lehtar müteahhit arasında tartışma ve dava konusu olabilecek hususların bu davada tartışıldığı, müteahhidin taraf olmadığı bu davada, müteahhidin bakiye borcunun bulunup bulunmadığı araştırılmıştır ki bu durumun usul hukuku kurallarına aykırı olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesinin, temel ilişkide davacının bakiye alacağının ve borcunun olup olmadığı konusundaki değerlendirmelerine hukuki değer atfedilemeyeceği, eser sözleşmesinin tarafları arasında açılacak bir davada ancak bu değerlendirmelerin yapılabileceği, nitekim müteahhit müflis ...İnşaat A.Ş. iflas masası tarafından, bu eser sözleşmesindeki bakiye alacağın tahsili ile ilgili olarak İstanbul Anadolu 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/297 E sayılı dosyasında alacak davası açıldığı ve davanın derdest olduğu, temel ilişkideki alacak borç bakiyelerinin, yine temel ilişkinin taraflarının yer aldığı o davada değerlendirilebileceği, teminat mektubunun niteliği dikkate alınarak davalı bankanın, teminat mektubunun nakde çevrilmesi talebini reddetmesinin, teminat mektubunun niteliğine ve hukuka aykırı olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, HMK’nın 353.1.b.2.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak işin esası hakkında yeniden karar verilmesine, davanın asıl alacak yönünden kabulü, faiz istemi yönünden kısmen kabulü ile 1.080.000,00 TL alacağın 24.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline, gecikme faizinin türüne ilişkin fazla talebin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 55.331,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi