22. Hukuk Dairesi 2015/32513 E. , 2018/13359 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı vekili tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.05.2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili ... ... ile ... taraf adına vekili ... ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde, davacı işçinin sabit ücrete ilaveten sefer primi ödemesi usulü ile çalıştığı, ücretin asgari ücret kadar kısmının bankaya, bir kısmının ise elden makbuz karşılığı ödendiği, 2014 nisan ayı ücretinden itibaren tamamının banka hesabına yatırıldığı, sefer primi ödemesinin ise fazla mesai olarak gösterildiği iddia edilmiştir.
Mahkemece, davacının temel ücreti ücret bordrolarına göre belirlenmiş, hesaplamalarda prim usulü dikkate alınmamıştır. Ancak, her iki taraf tanıklarının beyanlarından, davacının sabit (garanti) ücrete ilaveten sefer primi ödemesi usulü ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, davalı tanığı ..., primin fazla mesai şeklinde ödendiğini beyan etmiştir. Davacı vekilinin, sefer primi ödemesinin bordroda fazla mesai adı altında gösterildiğine yönelik iddiası bakımından, Mahkemece, anılan davalı tanığının beyanı dahi gözetilmemiştir. Ayrıca, dava dilekçesi ekinde davacının ücret iddiasına ilişkin bir kısım belgelerin sunulmuş olmasına rağmen, bu belgeler de değerlendirilmemiştir. İşçiye, garanti ücrete ilaveten, parça başına, satışa, sefer başına ya da kilometreye bağlı olarak prim ödemesi usulünun öngörüldüğü çalışma biçimlerinde, temel ücretin, garanti ücret ve prim toplamından oluştuğunun kabul edilmesi gereklidir. Mahkemece, açıklanan bu maddi ve olgular dikkate alınarak, dosya kapsamındaki delil durumu değerlendirilmeli ve garanti (sabit) ücret ile sefer primi miktarı noktalarından bir sonuca gidilmelidir.
3-Yıllık izin ücreti alacağı bakımından, Mahkemece, davacının toplam çalışma süresi için yetmiş gün yıllık izne hak kazandığı, 21/02/2014-02/04/2014 tarihleri arasında kırk gün ve 17/07/2013-27/07/2013 tarihleri arasında on gün olmak üzere toplamda elli gün yıllık izin kullanıldığı kabul edilerek, bakiye yirmi gün üzerinden yıllık izin ücreti alacağı hesaplanmıştır.
Öncelikle, 21/02/2014-02/04/2014 tarihleri arasında davacının kırk gün izin kullandığı kabul edilmiş ise de, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56/5. maddesinde yer alan “Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz” hükmünün gözardı edilmesi hatalıdır. Ayrıca, gerek yıllık izin formunda gerekse de izin defterinde, 21/02/2014-02/04/2014 tarihleri arasında kullanılan iznin otuzdört gün şeklinde yazılı olduğu hususuna da dikkat edilmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, dosyaya sunulan izin formuna göre, davacının 17/07/2013-27/07/2013 tarihleri arasında on gün yıllık izin kullandığı kabul edilmiş ise de, davacı vekili bu belgeye itiraz ederek, işçinin anılan tarihler arasında fiilen çalışmaya devam ettiğini ileri sürmüştür. 02/02/2015 havale tarihli dilekçesi ekinde ise, bu itirazına ilişkin bir kısım kayıtları dosyaya sunmuştur. Mahkemece, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının değerlendirilmemesi yerinde değildir.
Davalı temyizi yönünden ise, yıllık izin defterinde 01/02/2012-28/02/2012 ve 07/12/2013-17/12/2013 tarihleri arasında da izin kullanıldığı yazılıdır. Mahkemece, bu süreler bakımından işçi imzalı yıllık izin defterine itibar edilmemiş ise de, buna ilişkin bir gerekçe açıklanması hatalıdır. Gerekçe tesis edilmek suretiyle bir değerlendirme yapılması gereklidir.
4-Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti talepleri, ücret bordrolarının tahakkuklu olması gerekçesiyle reddedilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, davalı tanığı ..., ücrete ilaveten prim ödemesi bulunduğunu, primin fazla mesai şeklinde ödendiğini beyan etmiştir. Davacı vekilinin, sefer primi ödemesinin bordroda fazla mesai adı altında gösterildiğine yönelik iddiası bulunmaktadır. Mahkemece, anılan davalı tanığı beyanının dahi gözetilmeyerek, bordrolarda fazla mesai adı altında gösterilen tahakkukların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı noktasında bir değerlendirme yapılmaması hatalıdır.
Öte yandan, ücret bordrolarında “...” açıklamasıyla yer verilen sütunun, çalışma karşılığı olmayan ulusal bayram ve genel tatil günü ücretine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebine yönelik değerlendirmede, bordrolaştırma tekniğine dikkat edilmeyerek, söz konusu tahakkukların çalışma karşılığı olduğunun kabul edilmesi yerinde değildir.
5-Hafta tatili ücreti alacağına yönelik talebin, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kanıtlanmadığı kabul edilmiş ise de, davacı tanığı Cengizhan Aslan ile davalı tanığı ...’ın hafta tatili çalışmasına ilişkin beyanlarının dikkate alınmaması hatalıdır.
6-Mahkemece, hüküm altına alınan bir kısım alacaklar için temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir. Ancak, dosya içeriğinde temerrüt ihtarnamesi ve tebliğ belgesi bulunmamaktadır. Davacı vekilinin 13/07/2015 havale tarihli dilekçesinde, ihtarnamenin ve tebliğ evrakının dosyaya sunulduğu yazılmış ise de, dilekçe ekinde bu belgeler yoktur. Havaleye ilişkin derkenar yazıda ise, dilekçenin ekinde bahsi geçen belgelerin sunulmadığına ilişkin bir şerh yazılı değildir. Anılan sebeple, temerrüt ihtarnamesi ve tebliğ belgesinin akıbeti araştırılarak, dosyaya eklenmelidir. Kabule göre de; hüküm sonucunda temerrüt tarihi olarak açık bir tarihin ( gün, ay ve yıl) gösterilmemesi, infazda tereddüte ... açacak nitelikte olduğundan hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 29/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.