Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1) Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK. 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA),
2) Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde borçlunun dört parça taşınmazı için haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, mahkemece talebin kısmen kabulüne/kısmen reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İ.İ.K.’nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tesbit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu İzmir ili Aliağa ilçesi H.K.K.Mevkiindeki 340 parselde borçlunun hissesine (1/3) düşen değerin 49.140,60 TL olduğu borçlu ile birlikte yaşayan eşi, oğlu ve tanık beyanlarına göre yakında evlenecek oğlu ile birlikte gelini dahil 4 kişilik bir ailenin bu meskende barınacak olması sebebiyle bu meskenin borçlunun haline münasip bir mesken olduğu ve ayrıca borçlunun başka konutu bulunmadığından konut edinme gereksinimi nedeni ile haczedilmezlik şikayetinde bulunmasının yasaya uygun bir başvuru olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporunun, somut ve bilimsel verilere dayanması ve borçlunun haciz anındaki durumunun nazara alınarak hazırlanması gerekir. Bilirkişi raporunda borçlunun oğlunun
ileride gerçekleşecek evliliği nazara alınarak hanede kalacak kişi sayısı belirlenmiştir. Ayrıca meskeniyet şikayetinin dinlenmesi için borçlunun sürekli o evde oturması şart olmadığı gibi, borçlunun birden fazla taşınmaza sahip olması da bunlardan biri hakkında meskeniyet şikayetinde bulunmasına engel teşkil etmediği halde hükme esas alınan raporda borçlunun başka konutu bulunmaması hususu da nazara alınarak sonuca gidildiği, borçlunun haline münasip evi alabileceği bedeli de belirtmediği anlaşılmakla bu haliyle hükme esas alınan bilirkişi raporunun bilimsel verilerden uzak ve yetersiz olduğu hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece borçlunun haline münasip evinin yukarıdaki kurallara göre belirlenmesi ve haline münasip evin değeri saptandıktan sonra,bu miktar mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan kabule göre de; mahkemece, hüküm fıkrasının 2 nolu bölümünde sadece "A. H.K.340 p. sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne" şeklinde hüküm kurulmakla yetinilmesi, kabul edilen ve hüküm altına alınan konunun ne olduğunun karar yerinde belirtilmemesi ve dolayısıyla hükmün eksik kurulması da usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.