12. Ceza Dairesi 2019/2474 E. , 2019/7790 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, taksirle yaralama
Hükümler : Taksirle yaralama suçundan: TCK"nın 89/1, 62/1, 52/2, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan: TCK"nın 179/2,62/1, 53, CMK"nın 231. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, sanık ve katılan tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A)Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5271 sayılı CMK"nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, sanık hakkında tesis edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına, sanık tarafından yapılan itirazın Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/550 değişik iş sayılı kararı ile sanığın itirazının kabülüne karar verildiği ve mahkeme kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmakla; dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
B)Taksirle yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın ; sanığın beraat ettirildiğine, yaşadığı maddi manevi yıpranma paylarını istediğine, bilirkişi ve adli tıh raporuna göre karar verilmesi gerektiğine, sanığın ise temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosya içeriğine göre; katılanın idaresindeki otomobiliyle gündüz vakti yerleşim yeri dışında eğimli ve sola virajlı iki yönlü yolda seyir halindeyken beyanına göre karşıdan hatalı sollama yaparak gelen araca çarpmamak için direksiyon hakimiyetini kaybederek yol dışı kalması sonucu gerçekleşen ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı olayda;
Katılanın Güzeldere Jandarma Karakolunda verdiği ifadesinde; karşı yönden siyah renkli modelli bir aracın kendi şeridine girdiğini, aracın durmayarak olay yerinden kaçtığını, kaza sonrası araç plakasını öğrenmek için jandarmayı aradığını, aracın siyah renkli olduğunu jandarmaya ilettiğini, daha sonra Bebleşin Karakoluna giderek kamera kayıtlarına baktığında aracın plaka ve modelini tespit ettiğini, bu aracın saat 08-08.30 saatleri arasında geçtiğini kamera kayıtlarından öğrendiğini belirterek şikayetçi olduğu,
Talimat mahkemesinde alınan beyanında ise jandarmayı aradığında aracın rengini siyah bir alman arabası olduğunu, plakayı hatırlayamadığını, telefonun kesildiğini, yanına gelen panzer ile karakola gittiğini, jandarmayı tekrar aradığını, jandamanın kendisine plakayı söylediğini, daha sonra karakolda mobese görüntülerini inceleyerek aracı tespit ettiklerini, sonrasında aracın yanına gittiklerini, kaza tutanağı düzenlendiğini, kendisine Güzeldere komutanlığında ifade vermesi gerektiği söylenince bu karakola gittiğini, aracın plakasını 41 f ile başladığını daha sonra hatırladığını söylediğini, karakoldan çıkacakken komutanın kendisini çağırdığını, ifadesini sildirttiğini, tartıştıklarını, karakolda yazdırılan ifadesini kabul etmeyeceğini, jandarmadaki ifadesini imzalamak zorunda kaldığını belirttiği, dosya içerisindeki 04.12.2012 tarihli tutanakta güvenlik kamera kayıtlarının CD ortamında kaydedilemediği, bahse konu “....” plakalı aracın olay günü saat 08.17.51 de Başkale ilçesinden Van iline doğru geçiş yaptığının tespit edildiği belirtilmekle, sanığın aşamalarda alınan bütün beyanlarında bahsedilen olay ile karşılaşmadığını, olay ile alakası olmadığını savunduğu görülmekle; dosya içerisinde katılanın direksiyon hakimiyetini kaybetmesine neden olan aracı sanığın kullandığına dair delil olmayışı, sanığın olay tarihinde olay mahallinde araç kullanmasının suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeter nitelikte delil olmamasına rağmen mahkemece sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre ise;
1-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonunda her iki suçtan sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de, TCK"nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin 2. fıkrasında; kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişinin araç kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, anılan maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise bir kişinin yaralanmış olması nedeniyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; tehlikeli eylemin zarara yol açması ve her iki suçun birlikte işlenmesi halinde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu ölçütünün esas alınması suretiyle, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, ancak kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçilmesi veya uzlaşma nedeni ile taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK"nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiği, somut olayda sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırıldığı gözetildiğinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ""hüküm verilmesine yer olmadığına"" kararı verilmesi yerine bu suçtan da mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.07.2009 tarih ve 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saiki" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.