14. Hukuk Dairesi 2015/11674 E. , 2017/4247 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.04.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava konusu beş adet taşınmazdaki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış suretiyle giderilmesini istemiştir.
Davalılar ..., ..., ..., ..., .ve ..., paydaşlara hisseleri doğrultusunda hakkının verilmesini istediklerini, taşınmazlar üzerindeki evleri ... ve ... yaptırdığını beyan etmişlerdir.
Davalı ..., taşınmazlar üzerindeki fındıklıkların hepsini kendisinin dikip yetiştirdiğini, ayrıca taşınmaz üzerine ev yaptırdığını, yine bir tane evin de ...tarafından yaptırıldığını ifade etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2- Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesine ilişkin davalarda tapudaki gerçek malikleri veya mirasçıları taraf olmalıdır.
Öte yandan, paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince, dava konusu 101 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında paydaş olarak görünen ... ile dosyada mirasçılık belgesi bulunan ... aynı kişi olup olmadığı tespit edilemediğinden öncelikle bu hususun araştırılması ve tapudaki kayıt ile mirasçılık belgesindeki kaydın uyumlu hale getirilmesi için idari yoldan başvuruda bulunmak için, bunun mümkün olmaması halinde ise tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi için dava açmak üzere davacılar vekiline yetki ve uygun bir süre verilerek tapu kayıtlarının nüfus kayıtlarına ve mirasçılık belgesindeki kayda uygun hale getirilmesi sağlandıktan sonra
davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği düşünülmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Diğer taraftan, dava konusu 118 ada 7 parsel üzerindeki iki katlı evin Mehmet oğlu ..."a ait olduğuna ilişkin muhdesat şerhi bulunduğu, mahkemece bu doğrultuda muhdesat oranlaması dikkate alınarak hüküm kurulduğu, ne varki dava konusu tüm taşınmazlar üzerinde bulunan fındıklıklara ilişkin de davalı ..."un muhdesat iddiası bulunmasına rağmen mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilip verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.