10. Hukuk Dairesi 2017/3147 E. , 2019/6825 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2017/652-2017/575
Mahkemesi : Ödemiş 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2015/808-2016/1007
Dava, dava tarihinden itibarın ölüm aylığının hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilerek, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, eşi ...’nin 27.03.2010 tarihinde vefatı nedeniyle, davalı Kuruma yaptığı 25.03.2015 tarihli ölüm aylığı bağlanması talebinin reddine dair Kurum işleminin iptali ile, eşinden dolayı hak sahibi sıfatıyla dava tarihinden itibaren tarafına ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
II-CEVAP
SGK vekili, 09.07.2015 tarihinde primlerini ödediğini belirten davacının bu tarihten sonra ölüm aylığı tahsis talebinin bulunmadığını, muris sigortalının 227 gün hizmetinin bulunduğunu, 1800 pri ödeme gün sayısı bulunmadığı için ölüm aylığı tahsis koşulları bulunmadığını, yapılan Kurum işlemlerinde usul ve kanuna aykırı bir husus bulunmadığından davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince, “Davacının davasının KABULÜ ile;
1-) Davacı ... murisi ... Tc nolu ..."nin 14/05/1985 - 31/08/1991 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 24, 25 ve 26. maddeleri anlamında Bağ-Kur zorunlu sigortalısı olduğunun tespiti ile davalı kurumun 26/03/2015 tarih 40231279 sayılı menfi işleminin İPTALİNE,
2-)Davacı tarafın 01/01/2015 tarihinde 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi hükmüne göre yaptığı ihya talebinde 80/2 madde bağlamında hesaplanan 26.361,36 TL"yi tamamen yatırdığı tarih olan 24/05/2016 tarihi itibarı ile yapılan prim ödemesi ihya borcunu karşıladığından 5510 sayılı Yasanın 5754 sayılı Yasa ile değişik 32. maddesi ve 36. maddesi son fıkraları gereği 24/05/2016 tarihini müteakip aybaşından itibaren davacı ... TC kimlik numaralı ..."ye ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin TESPİTİNE,..” kararı verilmiştir.
B-BAM KARARI
İzmir Bölge Adliye Mahkemesince “Kurumun, dosya içeriğinde muhtelif yazıları ile muhtelif sigortalılık süreleri ve prim borcu tahakkuk ettirdiği, en son Dairemizin yazdığı müzekkereye verdiği cevabi yazıda, davacının ihya talebinde bulunmadığı, ancak ödemiş olduğu toplam 27.252,40 TL’nin 14.05.2015 – 06.11.1990 tarihleri arasındaki 1.972 günlük süreyi karşıladığının bildirildiği, ancak ...’nin sicil dosyası içeriğinde mevcut 01.01.2015 tarihli, aynı gün iptal edilen belge dikkate alındığında, Kurumun hiç bir talep olmaksızın kendiliğinden davacının murisinin dosyasını ele alıp, ihya borcunu 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. maddesi uyarınca hesaplaması ve aynı gün iptal etmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan ve yine belgede 01.01.2015 tarihli ihya talebinin ilgi tutulmasına göre, bu tarih itibarıyla davacının murisi adına ihya talebinde bulunduğu anlaşılmış, kaldı ki, ihya talebi söz konusu olmasa dahi ödenen prim borcunun 1.972 günlük süreyi kapsaması, tanıkların da davacının beş yıl kadar bakkallık yaptığını belirtmeleri karşısında, davacı yönünden hak sahibi olarak ölüm sigortası kolundan aylık bağlama koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, istinaf kanun yoluna başvuran davalı Kurum vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların yukarıda sıralanan gerekçeler ışığında kısmen yerinde olduğu, dosyada belirtilen eksikliğin Dairemizce giderilerek, gelen belge ışığında yeniden yargılama yapılması gerekmediği dikkate alınarak; HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur...” gerekçesi ile,
Davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; Ödemiş 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi"nin, 27.12.2016 tarihli, 2015/808 E, 2016/1007 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına;
Davacının davasının kabulüne,
Davacı ...’nin murisi ... T.C. numaralı ..."nin 14.05.1985 – 06.11.1990 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 24, 25 ve 26.maddeleri uyarınca Bağ-Kur zorunlu sigortalısı olduğunun tespiti ile davalı kurumun 26.03.2015 tarih 40231279 sayılı işleminin iptaline,
Davacı tarafın 01.01.2015 tarihinde 5510 sayılı Yasanın Ek 17. maddesi hükmüne göre yaptığı ihya talebine göre hesaplanan prim borcunu tamamen yatırdığı tarih olan 24.05.2016 tarihini izleyen 01.06.2015 tarihi itibarı ile davacı ..."ye ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine,...” kararı verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya incelendiğinde, davacının eşi ...’nin, 19.07.1991 tarihli Bağ-Kur giriş bildirgesine istinaden 14.05.1985 tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak tescil edildiği, 14.05.1985-31.12.1995 tarihleri arasında vergi kaydı, 14.05.1985-15.08.2005 tarihleri arasında oda kaydı bulunduğu, 27.03.2010 tarihinde vefat ettiği, davacının, davalı Kurumdan 25.03.2015 tarihinde eşinden dolayı ölüm aylığı bağlanması talebinde bulunduğu ve 25.03.2015, 09.07.2015, 24.05.2016 tarihlerinde davalı Kuruma prim ödemesi yaptığı, ölüm aylığı tahsis talebinin 26.03.2015 tarihinde sadece 227 prim ödeme gün sayısı kadar sigortalılık süresi bulunduğu 1800 prim ödeme gün sayısı bulunmadığı gerekçesi ile reddedilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 32/2. maddesidir. Madde, ” Ölüm aylığı;
a) En az 1800 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş,” “...durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması veya ödenmesi şarttır.” hükmünü içerir.
Davacının yaptığı prim ödemeleri sonucu davalı Kurum kayıtlarında ölüm aylığı tahsisi için gerekli 1800 prim ödeme gün sayısı bulunduğundan, Mahkemece, davacıya 01.06.2015 tarihi itibarı ölüm aylığı bağlanması gerektiğine ilişkin verilen tespit kararı yerinde ise de davacı murisinin geçerli-zorunlu sigortalılık süresinin belirlenmeden hüküm tesisi isabetsiz bulunmuştur.
Öncelikle davacı murisinin Kurumca kabul edilen veya ihyaya tabi geçerli zorunlu sigortalılık süresi belirlenmelidir. Madde 32/son kapsamında hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının prim ve prime ilişkin her türlü borcun olmamasının şart olması karşısında, ölüm aylığı bağlanabilmesi için 1800 gün ödenmiş prim ödeme gün sayısı yeterlidir. Daha fazla zorunlu sigortalılık süresi bulunması halinde ise bakiye süreye ilişkin prim borcunun Kurumca her zaman tahsil edilebileceği de gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile yazılı biçimde tesis edilen kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 01.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.