
Esas No: 2016/13169
Karar No: 2017/5688
Karar Tarihi: 16.11.2017
Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı - kişiyi hürriyetinden yoksun kılma - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/13169 Esas 2017/5688 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi.
Kayden 18.03.1998 doğumlu olup suç tarihinde onbeş yaşını dolduran ve duruşmada suça sürüklenen çocuktan şikayetçi olmadığını beyan eden mağdura yaşı nedeniyle tayin edilen vekilin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı gibi, mahkemece verilen katılma kararı da bu hakkı vermeyeceğinden, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin O Yer Cumhuriyet Savcısı ile suça sürüklenen çocuk müdafiin temyizleriyle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesine göre algılama ve yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığını takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu, 5271 sayılı CMK"nın 62 ilâ 73. maddeleri arasında düzenlenen bilirkişi incelemesine ilişkin hükümlere ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/4. maddesine göre de, hakimin gerekirse bu konuda tam kanaat sahibi olabilmesi için sosyal inceleme raporu ile birlikte adli tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunlu hallerde uzman hekimden görüş de alabileceğinin hüküm altına alındığı, mevcut düzenlemeler karşısında mahkemece alınan raporların bizzat duruşmada yapılan gözlemle birlikte irdelenerek TCK"nın 31/2. maddesine göre oniki-onbeş yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediğinin belirlenmesinden sonra hüküm kurulması gerekirken, herhangi bir sosyal inceleme raporu aldırılmaksızın, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden ise herhangi bir uzman hekim görüşü dahi alınmayıp suça sürüklenen çocuğun suçlarla ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığı konusunda herhangi bir değerlendirme de yapılmaksızın, yazılı şekilde mahkûmiyet hükümleri kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Suça sürüklenen çocuk müdafii esas hakkındaki yazılı savunmalarında tüm lehe hükümlerin uygulanmasını talep ettiği halde, adli sicil kaydı bulunmayan ve duruşmalarda gözlemlenen kişiliği olumlu değerlendirilerek hakkında TCK"nın 62/1. maddesi ile geleceğe dönük suç işleme potansiyeli bulunmadığına kanaat getirilerek yağma suçundan kurulan hükümle ilgili olarak CMK"nın 231/5-6. maddesinin uygulanmasına karar verilen suça sürüklenen çocuk hakkında, TCK"nın 51/1. maddesinin ikinci cümlesinde çocuklar için erteleme sınırı 3 yıl olduğu nazara alınarak kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçundan verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğinin karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
... Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinde Adli Tıp Kurumu Kanununun 7 ve 23. maddelerine göre usulüne uygun şekilde teşekkül etmiş heyet tarafından düzenlenen 07.01.2014 tarihli raporda fiil sonucunda mağdurun ruh sağlığının kalıcı şekilde bozulduğu belirtilmesine rağmen, 19.03.2014 günlü celsede mağdurun sulh içerikli ve suça sürüklenen çocuğu cezadan kurtarmaya yönelik soyut beyanına dayanılarak TCK"nın 103/6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi suretiyle eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ile suça sürüklenen çocuk müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.