11. Ceza Dairesi 2016/12256 E. , 2017/745 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 213 sayılı kanuna muhalefet
HÜKÜM : 2004, 2005 ve 2006 yıllarındaki eylemlerden: Düşme 2007 yılındaki eylemden: Mahkumiyet
1- Sanık hakkında 2004 takvim yılında sahte belge düzenleme suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine dair karara yönelik katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde ;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü uyarınca; sanığa yüklenen “2004 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiğinden kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle düşürüldüğü gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık hakkında 2005-2006 takvim yıllarında verilen düşme kararlarına yönelik katılan vekilinin temyizi ile 2007 takvim yılında sahte belge düzenleme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz taleplerinin incelenmesinde ;
a) Denizli Vergi dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 13.05.2008 tarih VDENR-2008-208/10 sayılı Vergi Tekniği Raporunda sanığın 2005 takvim yılında 25.10.2005 tarihine kadar fatura düzenlediğinin belirlenmesi karşısında, 2005 ve 2006 takvim yıllarında işlenen suçlar için zamanaşımının 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2 maddelerinde değil 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4 maddelerinde düzenlenen zamanaşımı sürelerine tabi olduğu ve karar tarihine kadar bu sürenin dolmadığı gözetilmeden düşme kararı verilmesi,
b) Sanığın vergi dairesine bildirdiği adresinde faaliyet göstermediği tespit edilmesine rağmen KDV matrahlarının yüksek olması nedeniyle gerçek bir mal ve hizmet alım-satımı yapıldığı hususunda kuvvetli şüphe bulunması, sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun"un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından, hiç düzenlenmemiş sayılır"" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için; her takvim yılına ait suça konu fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulmasından sonra incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi ve faturaları kullanan şirketler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapılmış olması halinde haklarında düzenlenen vergi inceleme ve sair raporların onaylı suretleri getirtilerek incelenmesi, kamu davası açılıp açılmadığının sorulması, açıldığının tespiti halinde dava dosyasına intikali sağlanarak ayrıntılı özetinin tutanağa geçirilmesi ve bu davayı ilgilendiren bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin alınarak dosyaya konulması, gerektiğinde faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişiler de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları kullananların yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları kullanan şirketler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli görülmesi halinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve fatura ile belgeler üzerindeki imza ve yazıların da sanığa ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesine başvurulmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
c) Kabule göre de; 2007 takvim yılında birden fazla fatura düzenlediği kabul edilen sanık hakkında TCK"nun 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2007 takvim yılında işlenen suç bakımından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 07.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.