Esas No: 2021/16661
Karar No: 2022/6913
Karar Tarihi: 30.06.2022
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/16661 Esas 2022/6913 Karar Sayılı İlamı
9. Ceza Dairesi 2021/16661 E. , 2022/6913 K."İçtihat Metni"
Sanık ...’nun beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde cinsel saldırı suçundan bozma üzerine yapılan yargılaması sonucunda cinsel saldırı suçundan mahkumiyetine dair Kilis Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.05.2016 gün ve 2016/193 Esas, 2016/211 Karar sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 15.11.2018 gün ve 2016/11742 Esas, 2018/6769 Karar sayılı ilamı ile onama yönündeki kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.12.2018 günlü, 14-2016/352094 sayılı itiraznamesiyle 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin iki ve üçüncü fıkraları gereğince itiraz etmesi üzerine Dairemizin 14.02.2019 gün ve 2018/10526 Esas, 2019/4961 sayılı Kararıyla itirazın yerinde görülmeyerek reddiyle bu hususta karar verilmek üzere dosyanın gönderildiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.05.2019 gün ve 2019/14-181 Esas, 2019/403 Karar sayılı ilamıyla “... 20.03.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi gereğince Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının gerekli görmesi halinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idari, cezai, hukuki her tür davaya ve çekişmesiz yargıya katılma hakkının bulunması nedeniyle anılan madde uyarınca bu husustaki takdir hakkının kullanılabilmesi için yokluğunda verilen mahkeme kararlarının Bakanlığa tebliğinin zorunlu olması nedeniyle itiraz konusu dosyadan haberi olmadığı anlaşılan Bakanlığa ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararı tebliğ edilip, temyiz ettiği takdirde bu husus ta gözetilerek, etmediği takdirde ise sanık müdafisinin temyizine istinaden Dairesince yeniden değerlendirme yapılarak karar verilmesi için itirazın değişik gerekçeyle kabulü ile Daire kararının kaldırılmasına dair verilen kararla birlikte gönderilen dosyayla ilgili olarak verilen 12.03.2020 gün ve 2019/6399 Esas, 2020/1961 sayılı tevdi kararına istinaden ilk derece mahkemesince yapılan tebligat üzerine Bakanlık il müdürlüğü yetkilisi tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ek tebliğnameyle birlikte Dairemize gönderilen dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
Bakanlık vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 20/2. maddesi uyarınca davaya katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda yapılan yargılamaya ilişkin olarak mahkemelerce re'sen ihbarda bulunulmasının zorunlu olup olmadığı hususunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan toplantı sonucunda verilen 13.12.2019 gün ve 2019/6 Esas, 2019/7 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Bakanlığa bildirimde bulunulmasının zorunlu olmadığının kabul edilmesi ve 5271 sayılı CMK'nın 237/2. maddesine göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağının anlaşılması karşısında, Bakanlık vekilinin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Sanık müdafisinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Mağdurenin aşamalardaki samimi anlatımları,savunma ile tüm dosya kapsamına göre olay günü sanığın, yolda yürüyen mağdurenin arkasından yaklaşarak kalçasına dokunma şeklindeki eyleminin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kaldığı nazara alınıp zamanaşımı da gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.