Esas No: 2018/3283
Karar No: 2018/7665
Karar Tarihi: 21.05.2018
Çevrenin kasten kirletilmesi - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/3283 Esas 2018/7665 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Çevrenin kasten kirletilmesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I- Genel İlkeler:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56/1. maddesine göre herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında getirilen düzenleme ile de çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek gerek Devlete gerekse vatandaşlara ödev olarak yüklenmiştir. Anayasada yer alan bu ilkeler 2872 sayılı Çevre Kanunu"nun 3/a maddesinde de benzer biçimde düzenlenmiştir. Buna göre; gerçek ya da tüzel kişi olarak herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup, alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdür. Bu bağlamda, “kamu sağlığını ve çevreyi koruma” prensibi Türk Ceza Kanunu’nun birinci maddesinde Kanun’un amaçlarından birisi olarak öngörülmüş, ayrıca “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı” başta bu Kanunun 181 ilâ 184. maddeleri olmak üzere, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda ve diğer bir kısım mevzuatta koruma altına alınmış, çevreyi kirletme eylemi farklı suç ve kabahat türleri ile yaptırıma bağlanmıştır.
Türk Ceza Kanununun 181. maddesinin birinci fıkrasında suç olarak düzenlenen atık veya artıklarla çevrenin kasten kirletilmesi fiili, kanunlarda belirtilen teknik usullere aykırı olarak, çevreye zarar verecek şekilde atık veya artıkların alıcı ortamlar olan toprak, su ve havaya kasten verilmesidir. Buna göre suç, atık veya artıkların teknik usullere aykırı olarak bir defa alıcı ortama verilmesiyle oluşacaktır.
Fıkrada sözü edilen “ilgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırılık” hali; 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu, 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu gibi kanunların, kapsadıkları alanlarla ilgili olarak “çevreyi kirletmeme” ilkesi gereğince çerçeve olarak benimsedikleri düzenlemelere dayanılarak oluşturulan yönetmeliklerde açıklanan ve somut olayın özelliklerine göre değerlendirilecek olan, arıtma, depolama, imha etme, taşıma, koruma, alıcı ortama verme, uzaklaştırma gibi hususlar bakımından öngörülen yükümlülüklere aykırı davranmayı ifade etmektedir.
“Çevreyi kirletmeme” prensibi ise genel olarak 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “Kirletme Yasağı” kenar başlıklı 8. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Her türlü atık ve artığı çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.
Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle, kirlenmenin meydana geldiği hallerde ise kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.”
Yine aynı Kanunun “Tanımlar” kenar başlıklı 2. maddesine göre atık, herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü madde, alıcı ortam ise hava, su, toprak ortamları ve bu ortamlarla ilişkili ekosistemlerdir. Mevzuatımızda tanımı bulunmayan “artık” ise; öğretideki düşüncelerden de yararlanılarak, bir maddenin tüketimi, kullanımı ya da harcanmasından sonra artan, geriye kalan kısım olarak tanımlanabilir.
Türk Ceza Kanununun “çevreyi kasten kirletme” suçunu düzenleyen 181/1, “taksirle kirletme” suçunu düzenleyen 182/1 ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8. maddelerinde suçun unsuru olarak kabul edilen “çevreye zarar verecek şekilde” kavramı ise, “gerçekleşen somut bir zararı” değil, “zarar vermeye elverişliliği, zarar ihtimalini” anlatmaktadır. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere atık veya artığın; kasten su, hava ve toprak şeklinde gruplandırılan alıcı ortama ya da bu ortamlarla ilişkili ekosistemlerden birine verilmesi ile suç oluşacaktır. Çevrenin kasten kirletilmesi, kanunda tehlike suçu olarak düzenlenmiştir. Zararın gerçekleşmesi, bu suçta unsur olmadığı gibi cezalandırma şartı da değildir.
Öte yandan atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermesi hali TCK"nın 181. maddesinin 3. fıkrasında, bunların insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek etkilerinin olması ise aynı maddenin 4. fıkrasında cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller olarak düzenlenmiştir.
II – Yargılamaya Konu Olayda Uygulanacak Mevzuat ve Düzenleyici İşlemler:
2872 sayılı Kanun’un 20. maddesinin (ı) ve (n) bentlerinde, denizler, içme ve kullanma suları (yapay ya da tabii göller, barajlar, akarsular, yer altı suları vs) ile içme ve kullanma suyu sağlama amacı dışındaki sular şeklinde üç grup su kaynağı belirlenmiş, tanker, gemi ve diğer deniz araçlarının kirletme faaliyetleri ayrıca düzenlenerek, sular her türlü kirlenmeye karşı koruma altına alınmıştır.
Öte yandan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8, 9, 11, 12, 15 ve 20. maddelerine dayanılarak “Ülkenin yeraltı ve yerüstü su kaynakları potansiyelinin korunması ve en iyi bir biçimde kullanımının sağlanması için, su kirlenmesinin önlenmesini sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek üzere gerekli olan hukuki ve teknik esasları belirleme” amacıyla kabul edilmiştir.
Bu Yönetmeliğin 16 ilâ 21. maddelerinde içme ve kullanma suyu temin edilen yüzeysel sularla ilgili kirletme yasaklarına, 23. maddesinde denizlerle ilgili kirletme yasaklarına yer verilmiş, 25 ilâ 36. maddelerinde ise atıksuların boşaltım ilkeleri açıklanmıştır.
Yine Yönetmeliğin 6. maddesinde alıcı su ortamını kirleten en önemli kaynaklar ve etkenler dokuz bent halinde örnekleme yoluyla sayılmış, sınırlayıcı bir belirleme yapılmamıştır. Buna göre, fekal atıklar, organik atıklar, kimyasal atıklar, aşırı üretim artışına neden olan besin maddelerinin alıcı ortamın dengesini bozacak şekilde aşırı boşaltımı, atık ısı, radyoaktif atıklar, deniz dibinden taranan malzeme, çamur, çöp ve hafriyat artıklarının ve benzeri atıkların boşaltımı, gemilerden kaynaklanan petrol türevli katı ve sıvı atıklar (sintine suyu, kirli balast, slaç, slop, yağ ve benzeri atıklar), Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliğinin eklerinde belirtilen maddeler, örnekleme yoluyla sayılmış kirletici unsurlardır.
Yönetmeliğin “Tanımlar” kenar başlıklı 3. maddesinde alıcı ortam; “Atıksuların deşarj edildiği veya dolaylı olarak karıştığı göl, akarsu, kıyı ve deniz suları ile yeraltı suları gibi yakın veya uzak çevre” şeklinde tüm su kaynaklarını kapsayacak şekilde tanımlanmıştır. Aynı maddede atık; “Her türlü üretim ve tüketim faaliyetleri sonunda, fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik özellikleriyle karıştıkları alıcı ortamların doğal bileşim ve özelliklerinin değişmesine yol açarak dolaylı veya doğrudan zararlara yol açabilen ve ortamın kullanım potansiyelini etkileyen katı, sıvı veya gaz halindeki maddelerle atık enerji”, atıksu ise “Evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer kullanımlar sonucunda kirlenmiş veya özellikleri kısmen veya tamamen değişmiş sular ile maden ocakları ve cevher hazırlama tesislerinden kaynaklanan sular ve yapılaşmış kaplamalı ve kaplamasız şehir bölgelerinden cadde, otopark ve benzeri alanlardan yağışların yüzey veya yüzeyaltı akışa dönüşmesi sonucunda gelen sular” şeklinde tarif edilmiştir.
Suların korunması ile ilgili esasları düzenleyen Yönetmeliğin 4/j maddesinde belirtilen genel ilke, atıksuların arıtılmadan doğrudan alıcı ortama verilmemesidir. Keza Yönetmeliğin 16/a-b bentlerinde arıtılsa dahi atıksular ile her türlü atık ve artığın içme ve kullanma sularına deşarjına izin verilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. 21. maddesinde de, içme ve kullanma suyu temini dışındaki amaçlarla yapılmış göllere, göletlere ve set çekmek suretiyle biriktirilmiş sulara arıtılmamış evsel ve endüstriyel nitelikli atıksuların verilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Yine “Alıcı Ortama Doğrudan Boşaltım Esasları” kenar başlıklı 26. maddenin (d) bendinde ise “her türlü katı atık ve artıklarla, arıtma çamurları ve fosseptik çamurlarının alıcı su ortamlarına boşaltılması” yasaklanmıştır.
Burada önemle vurgulanması gereken husus şudur; Yönetmeliğin 21/1. maddesinde sözü edilen içme ve kullanma amacı dışındaki sulara deşarj izni, arıtılmış olma koşuluna bağlanmıştır. Atıksuyun arıtılmış su olduğunu kabul etmek için de, bunların Yönetmeliğin 31. maddesi ile ekinde 16 grup halinde belirlenerek tablolar halinde gösterilen sektör kapsamındaki tesis tipi için kabul edilen limit deşarj değerlerine uygun olması gerekir. Aksi durumda atıksuyun tam olarak arıtıldığından, içme ve kullanma amacı dışındaki sulara deşarj edilme koşulunu sağladığından bahsedilemez.
Özetle; içme ve kullanma sularına arıtılmış olsa dahi her türlü atık ve artığın deşarjı yasaklanmış, içme ve kullanma dışındaki sulara deşarj, arıtılmış olma koşuluna bağlanmış, atıksuyun arıtılmış olma ölçütü de, atıksuyun oluşum kaynağı dikkate alınarak Yönetmeliğin ekindeki sektörlere göre limit değerlerle ifade edilmiştir.
Görüleceği üzere; açıklanan mevzuatla, çevrenin kirletilmesinin önlenmesi amaçlanmış, kişilere, temiz, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı sağlanması hedeflenmiştir.
III - Yargılamaya Konu Olay
Sanığa ait ... Köyünde bulunan ... Süt Mamülleri San. ve Tic. Ltd. Şti isimli peynir üretim tesislerinden kaynaklanan atık suların herhangi bir arıtma işlemi yapılmadan tesislere yaklaşık 250 metre uzaklıkta bulunan ve Evciler Köyü içerisinden geçen akarsuya borular yoluyla deşarj edildiği , suç tarihinde bu boruların bir tanesinin patlaması sonucu atıksuların mağdur ...’a ait Kibele Balık Tesislerinde bulunan canlı balık havuzuna karıştığı , atık suların canlı balık havuzuna karışması sonucu havuzda balık ölümlerinin yaşandığı , mağdur ...’ın... Jandarma Karakol Komutanlığında verdiği 26/05/2013 tarihli ifadesinde olay nedeniyle uğradığı maddi zarara ilişkin olarak şikayetçi olmadığını beyan ettiği , ... teknik ekipleri tarafından 31/05/2013 tarihinde...Süt Mamülleri San. Ve Tic. Ltd. Şti isimli peynir üretim tesislerinde yapılan denetim sırasında atıksuların akarsuya deşarj edildiği noktadan numune alınarak... Çevre Ölçüm ve Analiz İş Sağlığı ve Güvenliği Jeoloji Madencilik İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasına ait laboratuvarda Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Tablo 5.3’e göre analiz yaptırıldığı , analizler sonucu söz konusu firmaya ait penir üretim tesisinden kaynaklanan atıksu numunesinde yağ-gres parametresinin ve kimyasal oksijen ihtiyacı paremetresinin olması gereken değerlerden fazla olduğunun tespit edildiği , bu nedenle bahse konu işletmenin standartların üstünde olan atıksularını alıcı ortama doğrudan vermek suretiyle çevre kirliliğine neden olduğunun tespit edildiği , firma hakkında 40.636,00 TL idari para cezası uygulandığı , savcılık tarafından olay yerinde yapılan 19/09/2013 tarihli keşif sonucu düzenlenen 02/10/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ; olayda çevre kirliliğinin kasten yapıldığına dair emarelerin bulunduğu , atıksuların toprakta, suda veya havada kalıcı özellik göstermediği , atıksuların insan veya hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden olabilecek niteliklere sahip olmadığı hususlarına yer verildiği, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu olduğu ,sanığın savunmasında özetle ; peynir üretimi yapılan ... Süt Mamülleri San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin sahibi olduğunu , peynir üretimi neticesinde ortaya çıkan peynir sularını depoda biriktirip Ezine İlçesi ile Bayramiç İlçesi arasında bulunan ... şirketine verdiğini , bulaşık sularının ise dereye aktığını , bu suların bir zararının bulunmadığını , dereye giden boruların bir tanesi kırılınca hemen aşağıda bulunan mağdur ...’a ait tesise bu suların aktığını ,mağdur ...’ın zararını karşılayacağını , doğayı hiçbir şekilde kirletmediğini beyan ettiği ancak soruşturma dosyası kapsamında toplanan ve yukarıda izahı yapılan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde sanık hakkında çevrenin kasten kirletilmesi suçundan dava açıldığı görülmektedir.
Sanık mahkeme aşamasındaki savunmasında; ""Çevriye kasten kirlettiğimi düşünmüyorum. Dereye borularla atık su akıtılması taksirli bir olaydır. Bizden tarım il müdürlüğü işletmemiz için arıtma tesisi istemedi. Biz atık suyu köyün kanalizasyon şebekesine kadar getirdik. Kanalizasyon bozuk olduğuiçin atık su çaya akmıştır. Boru patlaması isekaza ile olmuştur, mağdurun zararını ödemek istedik ancak bunu almadı. Şu anda arıtma tesesini kuruyoruz, tanıklar ... ve ... şu anda Balıkesir ili Gönen ilçesi Hafızhüseyinbey köyünde ikamet ederler.Öncelikle beraatıma karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istiyorum.Olay kaza ile olmuştur. İşçilerin yapım hatasından kaynaklanmıştır. Kasıtlı hareket yoktur. Bilirkişi raporunda suyun çevreye zarar vermediği belirtilmiştir. Ben gerekli tedbirleri aldım. Çevre İl Müdürlüğü bu olay nedeniyle bana ceza uygulamıştır. Beraatime karar verilsin.Şu anda çevreye zarar vermiyorum. Katılanın bana şahsi husumeti vardır. Kendisi beni tehdit etmiştir ve Savcılığa bu konu ile ilgili şikayetim oldu. Kendisinin borularımı kasıtlı olarak kırdığı konusunda duyumlar alıyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya içerisinde mevcut 26.05.2013 tarihli olay yeri tespit tutanağının incelenmesinde; 26.05.2013 günü saat 15:00"da Evciler köyünde bulunan ..."a ait Kibele balık havuzları tesisine gidildiği, ..."a ait balık havuzlarını besleyen su kanalında yapılan incelemede fotoğraflarda görüldüğü üzere beyaz renkli sıvıların olduğu görüldüğü, yapılan incelemede bu sıvıların ..."a ait tesisin hemen üst tarafında bulunan ..."a ait peynir fabrikasından çıkan borulardan sızdığının görüldüğü, belirtilen boruların etrafında ise o anda çatlak olan olan boruları tamir eden ... ve ... isimli şahıslara rastlanıldığı, ..."a ait kirletildiği iddia edilen 2 adet havuzda yapılan incelemede, balık havuzlarının içinde fotoğraflarda görüldüğü üzere beyaz renkli sıvıların olduğu, su yüzeyinde ölü balıklara rastlanılmadığı, ... isimli şahsa veteriner ekibinin inceleme yapacak olması sebebiyle, su altında ölü balıkların bulunabileceği ihtimali değerlendirilerek havuz içerisine kesinlikle girmemesi ve ölü bulunabilecek balıkları hiçbir şekilde dışarı çıkartmaması konusunda yazılı olarak uyarıldığı, daha sonra HAK peynir fabrikasından çıkan fotoğraflarda ve krokide belirtilen borunun Evciler köyü deresine aktığı iddia belirtilen noktaya gelindiğinde boru etrafında ve dere içerisinde herhangi bir kirli suya rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Soruşturma aşamasında suça konu yerde keşif yapılmış, yapılan keşif sonucu dosyaya sunulan Çevre Mühendisi Bilirkişisi raporunda; süt fabrikası atıkları arasında en önemli kirleticilerden birinin peynir üretiminin yan ürünü olan peynir altı suyu(pas) olduğu, yüksek organik yük içeren peynir altı suyu nehirlere ve toprağa verilmekte ve buralarda çevre kirliliğine yol açmakta olduğu, somut olayda sanığa ait... Süt Mamülleri San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasından firmanın bulunduğu konuma yaklaşık 200 m uzaklaıktaki bir noktadan söz konusu şirketin deşarj işlemi yaptığı, deşarj esnasında borunun patlaması sonucu ..."a ait canlı balık havuzuna atık suların karıştığı ve bu sebeple havuzda bir kaç balığın öldüğü, söz konusu şirket tesisinde yapılan incelemede peynir üretimi sonucu atık su olarak peynir altı suyu, peynir suyu ve yıkama suyunun oluştuğu, bunların borular vasıtasıyla Evciler köyü içerisinden geçen akarsuya deşarj edildiği, bu suretle sanığın çevre kirliliğini kasten kirletmesi konusunda emarelerin bulunduğu, oluşan bu kirliliğin kalıcı nitelikte olmadığı, bu kirlilik sebebiyle insan ve hayvanlarda tedavisi zor hastalıkların ortaya çıkmasında, üreme yeteneğinin körelmesine neden olmadığının belirtildiği görülmüştür. Ayrıca hazırlık aşamasında yapılan keşifte bilirkişi tarafından çekilen fotoğrafta dereye boru vasıtasıyla doğrudan sıvı atıldığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, yargılamaya konu atıkların doğrudan alıcı ortam olan suya verilmesi nedeniyle, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin 4/j, 16/a-b maddelerine aykırı davranılarak çevrenin kirletildiği sonucuna varılmıştır.
IV – Sonuç ve Karar
Sanığa yükletilen çevrenin kasten kirletilmesi eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak hükmün BOZULMASINA, ancak; bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca hüküm fıkrasından TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin kısımların çıkartılması biçiminde HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.05.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.