1. Hukuk Dairesi 2015/16765 E. , 2018/15653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.12.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davalı vekili Avukat ...... Soybaş geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı,.........ünden sonra yalnız kalması, çocuğunun da yurt dışında yaşaması ve oğluyla arasının açık olması nedenleriyle daha çok yakınlaştığı davalı kızının kendisine bakacağı, yurt dışına götüreceği, birlikte yaşayacakları, tüm ihtiyaçlarını karşılayacağı şeklindeki telkini sonucu önce dava dışı 6 parsel sayılı taşınmazı 25.08.2006 tarihinde, daha sonrada 846 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no’lu bağımsız bölümü de 22.11.2007 tarihinde muvazaalı ve bedelsiz şekilde satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, zaman zaman davalının yanına kaldığını ancak çoğunlukla bakım evinde yaşadığını, bankadaki mevduatını da davalının hesabına geçirmesinden ve üç ay birlikte yaşamalarından sonra davalının sorun çıkarıp kendisini gönderdiğini, davalıya inanarak ve güvenerek bakılacağı vaadiyle temlikte bulunduğunu ileri sürerek dava konusu 846 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, zamanaşımı süresinin geçtiğini, satış bedelini ödediğini, dava dışı kardeşi ......... Erdim’in 28.12.1989 tarihinde mirastan feragat etmesi nedeniyle davacı annesinin tek mirasçısı olduğunu, davacının bütün parasını bağışladığı Darüşşafaka Kurumuna ait tesislerinde kaldığını, işlemin ölünceye kadar bakma sözleşmesi şeklinde yapılmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlık, inançlı işlem olarak nitelendirilmiş ve iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1934 doğumlu davacının, dava konusu 846 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 no’lu bağımsız bölümü, intifa hakkını üzerinde bırakmak suretiyle vekili eliyle 22.11.2007 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak hakime aittir.
İddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.
Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile (aldatma) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca, öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, süresinde açıldığı saptanırsa işin esasına girilip toplanan ve toplanacak delillere göre yukardaki ilkeler uyarınca irdeleme yapıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.