Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16757
Karar No: 2018/15650
Karar Tarihi: 18.12.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/16757 Esas 2018/15650 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/16757 E.  ,  2018/15650 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİS


    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.12.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan amcası ... ’ın kendisini 1990 yılında evlat edindiğini, 2-3 yaşından beri onun yanında büyüdüğünü, mirasbırakanın eşinin ölümü üzerine 1991 yılında davalı ... ile evlendiğini, davalı ve akrabalarının telkini ile mal kaçırma gayreti içine girdiğini, dava dışı 1255 parsel sayılı taşınmazı dava dışı kişiye satıp satış bedeli ile davalı ...’nin taşınmazı üzerine ev yaptırdığını, mirasbırakanın başka bir taşınmazın kamulaştırma bedelini davalıya verdiğini, adına kayıtlı aracın ölümünden iki ay önce davalı tarafından sattırılıp birkaç gün sonra davalının kardeşine devredildiğini ve plakasının değiştirildiğini, mirasbırakanın dava konusu 3555 parsel sayılı taşınmazı 30.03.2009 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, davalının da 19.02.2010 tarihinde yine satış suretiyle dava dışı ... ’a aktardığını, 05.03.2010 tarihinde tekrar satış suretiyle mirasbırakan adına tescil edildiğini, 12.03.2010 tarihinde ise ölünceye kadar bakma aktiyle davalıya devredildiğini, taşınmaz üzerindeki iki adet evden birisini kullandığını, mirasbırakanın geriye 460 parsel sayılı taşınmazda ½, 1035 parsel sayılı taşınmazda 1/5 payı kaldığını ve bu payların da kıymet arz etmediğini ileri sürerek dava konusu 3555 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde tenkisini istemiştir.
    Davalı, temlikin muvazaalı olmayıp ölünceye kadar bakma aktinin gerçek iradeye uygun olduğunu, mirasbırakanın eşini güvence altına alma saikiyle hareket ettiğini, kronik böbrek hastası olan mirasbırakana ölünceye kadar baktığını, davacının ilgisizliğinden dolayı evlatlık ilişkisinin kaldırılması için mirasbırakanın 2008 yılında açtığı davanın retle sonuçlandığını ancak davacının mirasbırakana küfürlü ve sert şekilde davrandığının açıklığa kavuştuğunu, mirasbırakanın başkaca taşınmazları da olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1932 doğumlu mirasbırakan ... ’ın 01.05.2013 tarihinde ölümü üzerine evlat edindiği davacı ... ile davalı eşi Güzide’nin mirasçı kaldıkları, mirasbırakanın ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1990/1214 esas 1334 karar sayılı 25.12.1990 tarihli kararı ile 1960 doğumlu davacı ...’i evlat edindiği, davalı ile 1991 yılında evlendiği, mirasbırakanın dava konusu 3555 parsel sayılı taşınmazı 30.03.2009 tarihinde satış suretiyle davalı eşi Güzide’ye, Güzide’nin de 19.02.2010 tarihli satış işlemiyle dava dışı ... ’a, Servet’in de 05.03.2010 tarihli satış işlemiyle mirasbırakana temlik ettiği, mirasbırakanın da dava konusu taşınmazı en son 12.03.2010 tarihinde ölünceye kadar bakma şartıyla davalı ...’ye temlik ettiği, mirasbırakanın paydaşı olduğu başkaca taşınmazlar da bulunduğu, mirasbırakanın 18.01.2008 tarihinde açtığı evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına ilişkin davanın 11.03.2008 tarihinde reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m. 611). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın ön gördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.614).
    Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi yaşama süresince bakımı gerektiren ve rastlantıya (tesadüfe) bağlı bir sözleşme türü olup TBK"nun 611. maddesi bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir. Bu bakımdan bakım alacaklısının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur.
    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
    Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan malvarlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
    Somut olaya gelince, mirasbırakanın 01.05.2013 tarihinde öldüğü, davalıyla 16.02.1991 tarihinde evlendikleri, davacının 25.12.1990 tarihli karar ile mirasbırakan tarafından evlat edinildiği, mirasbırakanın kronik böbrek hastası olup davacının mirasbırakanla ilgilenmediği, mirasbırakana hastalığı döneminde davalı tarafından bakıldığı, mirasbırakanın dava dışı taşınmazları da olduğu, dava konusu taşınmazın temlik tarihi itibariyle değerinin toplam 541.359,28 TL, dava dışı 1035 ve 460 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakana ait paylara isabet eden değerin ise toplam 570.241,94 TL olduğu, temlikin makul sınırlar içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Mirasbırakan yaşadığı sürece bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığına göre artık mirasbırakana davalı tarafından bakıldığının kabulü zorunludur. Temlik ölünceye kadar bakma akti olduğuna ve davalı da bakım borcunu yerine getirdiğine göre mirasbırakanın mal kaçırmayı amaçladığından, bir başka ifadeyle temlikin muvazaalı olduğundan söz edilemeyeceği açıktır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının açıklanan nedenden ötürü kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi