16. Ceza Dairesi 2017/3618 E. , 2018/705 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK"nın 314/2, 62/1, 53, 58/9, 63/1, 3713 sayılı
Kanunun 5/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
hükmüne yönelik istinaf talebinin esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK"nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı kararında bylock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak, somut dosyada sanığın bylock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; uyaptan yapılan incelemede temyiz aşamasında dosyaya gönderildiği anlaşılan Bartın İl Emniyet Müdürlüğünün bylock programına giriş bilgilerini gösterir 05.12.2017 tarihli inceleme tutanağı ve ekinde bulunan 1 adet CD içeriğinin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyeceklerinin sorulması, Bylock “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın dosyaya getirtilerek söz konusu gsm hattının ve cep telefonunun baz istasyonlarını gösterir HTS"lerinin karşılaştırılması ile tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın bylock kullanıcısı olduğuna dair Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen eksik ve yetersiz olan yeni bylock CBS sorgu sonucuna dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün BOZULMASINA, atılı suç için yasa maddesinde öngörülen ceza süresi ve sanığın tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alındığında sanık müdafiinin tahliye talebinin reddine, 20.02.2018 tarihinde sayın üye ...’in bozma nedenine yönelik karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Yerleşik yargısal uygulamalara göre, ByLock iletişim sistemi, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağında şüphe bulunmamaktadır.
Ancak, sayın çoğunluğun, somut dosyada sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; temyiz aşamasında gönderilen bylock programına giriş bilgilerini gösterir 05.12.2017 tarihli inceleme ve tutanağı ve ekindeki 1 adet CD içeriğinin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyeceklerinin sorulması, “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın dosyaya getirtilerek söz konusu GSM hattının ve cep telefonunun baz istasyonlarını gösterir HTS’lerinin karşılaştırılması gerektiği yönündeki bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Şöyleki;
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında; örgüt ile irtibatı bulunduğundan 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılan suç tarihinde Bartın ili merkez .... Mescidi imamı olarak görevli sanık ... hakkında başlatılan soruşturma sonunda kamu davası açılmış ve mahkemece sanığın TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Duruşmada okunarak hükme esas alınan dosya içerisinde mevcut deliller incelendiğinde;
1-ByLock
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 08.02.2017, 10.02.2017 ve 04.05.2017 tarihli yeni ByLock CBS sorgu sonuçlarında; 30842475148 kimlik nolu ...’nin ByLock programını – sanığın kendisinin olduğunu kabul ettiği - ... nolu GSM hattından 11.01.2016 tespit tarihi olmak üzere .... ve .... IMEI nolu cihazlar üzerinden kullandığının bildirildiği,
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 03.04.2017 tarihli yazısı ekinde gönderilen baz istasyonlarını gösterir HTS kaydına göre de, ... nolu GSM hattının ... ve ... IMEI nolu cihazlar üzerinden kullandığı,
2-Bank Asya hesabı
Bartın İl Emniyet Müdürlüğü’nce yapılan inceleme sonucu düzenlenen 04.05.2017 tarihli “Tutanak” ve Bank Asya’daki hesap hareketlerine göre; sanığın ... nolu hesabındaki bakiyenin 31.12.2013 tarihi itibarıyla 506,74 Lira iken Ocak 2014 tarihinde 15.609,02 Lira, Ağustos 2014 tarihinde de 26.156,79 Lira olduğu,
3-Başka dosya şüphelilerinin beyanları
Başka dosya şüphelileri ...’un Cumhuriyet Savcılığında 30.01.2017 ve emniyette 29.01.2017, ...’ın emniyette 11.02.2017 ve ...’ın emniyette 10.02.2017 tarihlerinde müdafii huzurunda alınan ifadelerinde;
...’un;
Örgüt ile 7-8 yıl önce temas kurduğunu, cami imamlarından oluşan bir gruba sohbet vermeye başladığını, mescid imamı ...’in de katıldığını, bu sohbet toplantılarının haftada bir veya iki gün şeklinde sırasıyla sohbete katılan ismini belirttiği kişilerin evlerinde yapıldığını, 2015 yılı sonunda bu sohbetlerin bittiğini,
...’ın;
2006-2007 yıllarında 17-25 Aralık öncesine kadar ...’un yaptığı sohbetlere gittiğini, bu sohbetlere ...’in de katıldığını,
...’ın;
Katılanların evlerinde düzenli düzensiz yapılan toplantılara kendisinin ve mescid imamı ...’in de katıldığını, toplantılarda sohbeti “cemaat” içerisindeki cami imamları ve müftülük çalışanları sorumlusu ...’un yaptığını, bu toplantıların 1,5 – 2 ayda bir yukarıda ismini belirttiği şahıslarla 2016 yılı Mayıs ayına kadar devam ettiğini,
Söyledikleri,
4-Dernek üyeliği
Bartın Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü’nün 21.10.2016 tarihli yazısına göre;
Sanık ...’in, FETÖ/PDY ile irtibatı tespit edilerek Amasya Kaymakamlığı tarafından OHAL Kanunun 11/o maddesi gereği 3 ay faaliyetten men edilip hakkında suç duyurusunda bulunulan Amasra Fatih Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği’ne 05.11.2002 tarihinde üye olup 28.01.2016 tarihinde de dernek üyeliğinden ayrıldığı,
Anlaşılmıştır.
Nitekim, gerek mahkumiyet hükmü tesis eden yerel mahkeme, gerekse sanık müdafiinin istinaf talebinin esastan reddine karar veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi kararlarında bu delillere dayanmışlardır.
Görüldüğü üzere, dosyada atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte tek delil ByLock değildir.
Silahlı terör örgütü üyeliğini ele aldığımızda;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir.
Dairemizin 24.04.2017 tarih ve 2015/3 esas, 2017/3 karar sayılı ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği ve Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2017 tarih ve 2017/16.MD-956 esas, 2017/370 sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; FETÖ/PDY, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak; Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür.
Kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarına sızma suretiyle örgütlenen ayrıca dış güçlerin emrinde ve casusluk faaliyetlerini de bünyesinde barındıran bir istihbarat örgütü olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Örgüte üyelik için kesin bir ölçünün olmadığı ve toplumun her kesiminden üyesi ile Ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde faaliyeti bulunan FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, diğer terör örgütlerinden farklı şekilde eleman kazanma, örgütlenme, gizliliği sağlamaya matuf iletişim sistemi ve faaliyet yöntemi vardır.
Işık evleri, yurtlar, dershaneler, okullar, toplantı ve ders sohbetleri üzerinden örgüte eleman kazandırılmaktadır. Bu yerlerin temel amacı bu örgüte müntesip yetiştirmektir. İlk ve öncelikli kuruluş gayesi eğitim değil, insan kaynağı sağlamaktır. Kişiler alıştırma, çıraklık, legal görev ve illegal görevlendirme aşamalarından geçirildikten sonra güçlü örgütsel bağlarla örgüte bağlanmaktadır.
Örgüte ait özel okul ve yurt gibi yerler toplantı ve himmet toplama amaçlı da kullanılmaktadır.
Örgütsel faaliyetin devamlılığının ve lidere bağlılığın sağlanması adına düzenli olarak önceden belirlenen yerlerde sohbet adı altında yapılan örgütsel toplantılarla örgütsel bilinç verilip, örgütsel bağın canlı ve güçlü tutulmasına çalışılmaktadır.
Sayın çoğunluğun bozma nedeninde belirttiği hususlar incelendiğinde de;
5271 sayılı CMK’nın “Delilleri takdir yetkisi” başlıklı” 217. maddesi; “(1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” şeklindedir.
Gerek mahkeme gerekse istinaf mahkemesi kararlarını temyiz aşamasında dosyaya gelen bylock programına giriş bilgilerini gösterir 05.12.2017 tarihli inceleme tutanağı ve ekindeki CD’ye dayandırmamıştır. Kaldı ki, bu tutanak ve CD somut dosyada suç vasfını ya da suçun sübutunu belirleyici değil, aksine Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın dosyada bulunan 08.02.2017, 10.02.2017 ve 04.05.2017 tarihli ByLock raporları ile BTK’dan gönderilen baz istasyonlarını gösterir HTS kaydını ve kabulü teyit edici niteliktedir. Bu nedenle CMK’nın 217. maddesi uyarınca okunması gerekmediği gibi, okunması halinde de sonuca etkili değildir.
Diğer taraftan, dosyadaki başka dosya şüphelilerinin beyanları ve diğer deliller suçun sübutu açısından yeterli olduğundan, “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın getirtilmemesinde de yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ve dosya kapsamına göre somut olay değerlendirildiğinde;
Teknik özellikleri itibariyle münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca gizliliği sağlamaya matuf olarak kullanılan kriptolu iletişim ağı ByLock"u kullanan, örgüt elebaşının talimatı doğrultusunda anılan örgütle bağlantılı Bank Asya’daki hesabına talimat ile uyumlu tarihlerde para yatıran, örgütle irtibatlı derneğe üye olan, başka dosya şüphelilerinin beyanlarına göre 2014 yılı ve sonrasında kendi evinde örgütsel toplantı düzenleyen, bu toplantılara ve periyodik olarak düzenlenen diğer örgütsel toplantılara katılan sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi olduğuna ilişkin kabulde bir isabetsizlik bulunmadığı, bu nedenle; CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddi ve hükmün ONANMASI görüşüyle, sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmamaktayım.