21. Hukuk Dairesi 2014/14632 E. , 2015/2774 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 437.127.09.TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18/02/2015 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ... vekili ... geldi. Karşı taraf vekili Avukat ..."ın mazeret dilekçesi var. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 09.01.2008 tarihinde iş kazası sonucu yardıma muhtaç % 100 oranındaki sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalının maddi tazminat istemi ile sigortalı ve çocuğunun manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemenin maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne ilişkin 27.12.2012 günlü kararının davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile davacı yararına hesaplanan tazminat içerisindeki bakım giderinden takdiri indirim yapılması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, yeniden hesap bilirkişi raporu alınarak ve bakım giderinden % 25 oranında takdiri indirim uygulanmak suretiyle maddi tazminatın ve önceki gibi manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Mahkemenin bozma dışı kalan manevi tazminata ilişkin hükmü yerindedir. Ancak maddi tazminatın belirlenmesinde hata yapıldığı görülmektedir.
Uyuşmazlık öncelikle davalı taraf bakımından oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlal edilip edilmediğine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulmakla kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E. 2006/521 sayılı kararı)
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E., 2004/19 K.) Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001)
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı)
Somut olayda, Dairemiz kararında, maddi tazminatın belirlenmesi sırasında bakıcı giderinden takdiri indirim yapılması gerektiği dışında bozma nedeni yoktur. Diğer bir deyişle maddi tazminatın belirlenmesine esas alınan diğer doneler bozma dışında kalmıştır. Hal böyle olunca bozmadan önce alınan hesap raporunda hesaplanan bakıcı giderinden takdiri indirim yapılarak sonucuna göre ve taleple bağlı biçimde bir karar verilmek gerekirken, yeni verilere göre hesap yaptırılarak belirlenen bakım giderinden takdiri indirim yapılmak suretiyle maddi tazminata karar verilmesi davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş 17.10.2012 tarihli hesap bilirkişi raporu ile hesaplanan bakıcı giderinden takdiri indirim yapılmak, aynı raporda hesaplanan sürekli iş göremezlik zararı ile takdiri indirimli bakım giderinin toplamından ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir bölümü indirilmek, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Davalının bakıcı giderinden yapılan indirim oranını amaçlar temyizine gelince;
Başkasının bakım ve yardımına gereksinim duyulacak biçimde yaralanma olaylarında, maddi zarar kapsamında bulunan bakıcı ücreti belirlenirken; bakım gereksinimi duyan yaralanana aile birliği içinde bakılacağı olgusunun da değerlendirilmesi gerekir. Başkasının bakması durumunda ise yaralananın her halde gelirinden bakım için bir tutar pay ayırması gerekeceği olguları göz önünde tutularak belirlenen bakıcı giderine ilişkin tazminat tutarından, Borçlar Yasası"nın 43 ve 44. maddeleri (6098 sayılı TBK"nun 51-52) gereğince indirim yapılmalıdır. Hal böyle olunca yukarıda açıklanan gerekçe göz önüne alındığında, uyulmasına karar verilen bozma sonrasında bakıcı giderinden yapılan %25 oranındaki indirimin az olduğu ortadadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı taraf vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100.00.TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.