Ceza Genel Kurulu 2014/32 E. , 2015/285 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : ... Asliye Ceza
Sanık ... hakkında ruhsatsız silah taşımak suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucu,... Asliye Ceza Mahkemesince ... gün ve ... sayı ile, tefhim olunan kısa kararda sanığın 6136 sayılı Kanunun 13/1, TCK"nun 62/1, 50/1, 52/2, 52/4, 54/1. maddeleri uyarınca on ay hapisten çevrilen 3.000 TL ve gün karşılığı adli para cezasından çevrilen 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve müsadereye karar verilmiştir.
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine kaydedilen duruşma tutanağı ve bu tutanakla uyumlu olan gerekçeli kararda ise 6136 sayılı Kanunun 13/1, TCK"nun 62/1, 52/2, 53/1, 54. maddeleri gereğince on ay hapis ve gün karşılığı adli para cezasından çevrilen 500 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine, hak yoksunluğuna ve müsadereye karar verildiği belirtilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve .... sayı ile temyiz isteminin kanuni süresinden sonra yapılması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün ... gün ve ... sayılı istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ... gün ve ... sayı ile;
"Atılı suçtan hakkında kamu davası açılan sanığın yapılan yargılaması sonucunda, 6136 sayılı Kanunun 13, 5237 sayılı Kanunun 62, 50 ve 52. maddeleri gereğince on ay hapis cezasının 3.000 TL adli para cezasına çevrildiği, duruşma tutanağının uyap dışı tutulduğu, duruşma zaptının uyap ortamına aktarılmasında hapis cezasının paraya çevrilmesine ilişkin kararın duruşma tutanağına geçirilmediği, aynı hatanın gerekçeli kararda da tekrarlandığı, konu hakkında mahkemesince tutanak tutulduğu anlaşılmakla, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasında isabet görülmediği" görüşüyle kanun yararına bozma kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
"Hükmün esasını oluşturan ve tefhimle geçerlilik kazanan kısa kararda 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca verilen on ay hapis cezasının TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrildiği halde, kısa kararın uyap sistemine aktarılmasında ve gerekçeli kararda sanığa verilen hapis cezasının paraya çevrilmesine ilişkin kısmın unutulması sonucu yazılı şekilde karar verilmiş ise de, asıl olan, tefhim edilmekle kısa karar olup, kısa karardaki paraya çevirme hükmünün mahallinde gerekçeli karara eklenmesi mümkün görülmüştür.
Bu itibarla; kanun yararına bozma amaç ve kurumuna uygun bulunmayan Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin reddine" karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve .. sayı ile;
"İtirazın konusu; hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağının belirlenmesine ilişkindir. ...
6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan yapılan yargılama sonucu kısa kararda, 6136 sayılı Kanunun 13/1, 5237 sayılı Kanunun 62/1, 50/1 ve 52. maddelerinin uygulanması suretiyle, hapisten çevrilen 3.000 TL ve doğrudan olmak üzere 500 TL adli para cezalarına hükmolunup, bu cezaların 52/4. maddesi uyarınca taksitlendirilmesine karar verildiği halde, Uyap dışında tutulan bu tutanağın, uyapa aktarılması işleminde de hapis cezası, adli para cezasına çevrilmediği gibi taraflara tebliğ olunan, infaza verilen ve adli sicil kaydına işlenecek olan gerekçeli kararda da 6136 sayılı Kanunun 13/1, 5237 sayılı Kanunun 62/1 ve 52/1. maddeleri uygulanarak sanık hakkında on ay hapis ve 500 TL adli para cezası tayin olunup, hapis cezası tayin edilmesi nedeniyle aynı kanunun 53/1. maddesi gereğince sanığın belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunmuştur. İnfaz aşamasında, durumu fark eden mahkemece, tutanak tutularak kanun yararına bozma yoluna başvurulması isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkemenin bu talebi üzerine kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin, başka bir yöntemle giderilmesi mümkün olmadığından, kanun yararına bozma yasa yolu ile giderilmesi zorunluluğu doğmuştur.
Özel Dairenin kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğuna ilişkin haklı nedene dayanan kanun yararına bozma istemini kabul edip, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermesi yerine, bu hususun kanun yararına bozma yasa yoluna konu olamayacağından bahisle kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK"nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 19.12.2013 gün ve 17537-29535 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; somut olayda tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağı ve hükmün bu nedenle bozulmasının gerekip gerekmeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık hakkında ruhsatsız tabanca taşımak suçundan kamu davası açıldığı, talimatla alınan ifadesinde suçlamaları kabul ettiği, yokluğunda yapılan yargılama neticesi aynı suçtan cezalandırılmasına karar verildiği,
16.12.2009 tarihli duruşmada yokluğunda tefhim olunan kısa kararda; sanığın on ay hapis cezasından günlüğü yirmi liradan paraya çevrilmek suretiyle hatalı uygulama yapılarak üçbin lira ve yirmibeş gün karşılığı adli para cezasından çevrilen beşyüz lira adli para cezası ile mahkûmiyetine, para cezasının taksitlendirilmesine karar verilip, hükmün temyiz kanun yoluna tâbi olduğunun belirtildiği,
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine aktarılan duruşma tutanağı ile gerekçeli kararda ise; sanığın on ay hapis ve yirmibeş gün karşılığı adli para cezasından çevrilen beş yüz lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verildiği ve hükme karşı da itiraz kanun yoluna müracaat edilebileceğinin yazıldığı,
22.02.2010 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ olunan hükmün sanık tarafından yasal süresinden sonra temyiz edildiği,
Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesince temyiz isteminin süresinden sonra yapıldığından bahisle reddedildiği,
Bu şekilde kesinleşen hükme karşı yerel mahkeme tarafından talep edilmesi üzerine Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma isteminde bulunulduğu,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir biçimde çözülebilmesi bakımından olağanüstü bir kanun yolu olan "kanun yararına bozma" üzerinde durulması gerekmektedir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan ve öğretide; "olağanüstü temyiz" olarak ifade edilen "kanun yararına bozma" kanun yolunun şartları ve sonuçları 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 343. maddesinde düzenlenmiş, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nun "kanun yararına bozma" başlıklı 309 ve 310. maddelerinde benzer hükümlere yer verilip, istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve uygulama birliğine ulaşılmasını sağlamak amacıyla olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı CMK"nun 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin bir hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması talebini, kanuni nedenlerini açıklamak suretiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirecektir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hüküm veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazıp Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, bu nedenlerin yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Görüldüğü üzere kanun yararına bozma, ülke genelinde uygulama birliğini sağlamak ve farklı uygulamalar nedeniyle oluşabilecek muhtemel hak kayıplarını önlemek amacıyla kabul edilmiş olağanüstü bir kanun yolu olup, bu yolla hükümdeki hukuka aykırılıkların Yargıtay"ca hiçbir yargılama yapılmaksızın, istisnai olarak ilk derece mahkemesi tarafından yeniden yargılama yapılarak giderilmesi öngörülmüştür. Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilecektir.
Uyuşmazlık konusu bu kanuni düzenleme ve açıklamalar ışığında incelendiğinde;
Ruhsatsız silah taşımak suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucu yerel mahkemece tefhim olunan kısa kararda; sanığın on ay hapis cezasından çevrilen üçbin lira adli para ve gün karşılığı adli para cezası karşılığı olarak beş yüz lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilip, hükmün temyiz kanun yoluna tâbi olduğunun belirtildiği, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine aktarılan duruşma tutanağında ve gerekçeli kararda ise; sanığın on ay hapis ve yirmibeş gün karşılığı adli para cezasından çevrilen beş yüz lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilip hükme karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği yazılmak suretiyle, hükmün esasını oluşturan kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki doğmasına neden olunmuştur.
Gerekçeli karar ile kısa karar arasındaki bu çelişkinin, hükmün infazında karışıklığa neden olacağı şüphesizdir. Nitekim hükmün bu haliyle kesinleşmesi üzerine yerel mahkeme tarafından hangi kararın infaza verileceği hususunda bir tereddüt yaşanmış ve kanun yararına bozma yoluna başvurulması isteminde bulunulmuştur. Yerel mahkemenin bu yöndeki talebi kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi mecburiyetini ortaya koymuştur. Anılan çelişkinin giderilmesi bakımından bu aşamada kanun yararına bozma yolu dışında bir çözüm yolu da bulunmadığından kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmak suretiyle meydana getirilen söz konusu hukuka aykırılığın kanun yararına bozmaya konu edilebileceği ve hükmün bu nedenle bozulması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 04.10.2011 gün ve 164-203 sayılı kararında benzer bir sonuca ulaşılmıştır.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Dairenin kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Sekiz Genel Kurul Üyesi; "somut olaydaki kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin mahallinde düzeltilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşıoy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... gün, ...sayılı kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3-... Asliye Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.09.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.