4. Ceza Dairesi 2020/28023 E. , 2020/16057 K.
"İçtihat Metni"Silahla tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Hakkari Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 15.01.2015 gün ve 2014/280 esas, 2015/16 karar sayılı hükmün sanık, mağdurlar ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 17.09.2020 gün ve 2016/11194 esas, 2020/10361 sayılı kararıyla;
"Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
1-Şikayetçi olmadıklarını, davaya katılmak istemediklerini beyan eden ve katılan sıfatını almayan mağdurların, sanık hakkında verilen kararı temyiz etmeye hak ve yetkilerinin bulunmadığı anlaşıldığından,
5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca mağdurlar ... ve ..."nin TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Sanığın ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteklerine gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen silahla tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından sanık ..."nin ve o yer Cumhuriyet savcısının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA" şeklinde karar verilmiştir.
I-İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.10.2020 gün ve 2015/104010 sayılı yazısında özetle;
"Sanık hakkındaki hükmün onanmasına karar verilmiş ise de;
1-Tebliğname düzenlendikten sonra atanan sanık müdafinin 27/11/2017 havale tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü temyiz nedenleri incelenmeksizin hükmün onanmasına karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-İlk celsede iddianamenin kabulü kararı okunup, açıklanmadan duruşmaya başlanarak CMK"nın 191/1. maddesine aykırı davranılması,
3-Kabule göre de; mağdurların soruşturma aşamasındaki anlatımlarına göre olay anında sanık tarafından kendilerine doğrultulan ve bilahare balkonda ateş edilen tabancanın kuru sıkı olduğunu bildiklerinin anlaşılması karşısında, eylemin objektif olarak ciddi ve korkutucu nitelikte bulunup bulunmadığı tartısılmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırılık oluşturmakta olup, hükmün açıklanan gerekçelerle bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1-İtirazımızın KABULÜNE,
2-Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 17/09/2020 gün ve 2016/11194 Esas, 2020/10361 Karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3-Hakkari Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2015 gün ve 2014/280 Esas, 2015/16 Karar sayılı hükmünün, (2) ve (3) numaralı itiraz nedenlerimizde açıklanan hukuka aykırılıklar nedeniyle BOZULMASINA karar verilmesi,
4-İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi talep olunur" şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, silahla tehdit suçundan sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararının onanmasına dair, Dairemizin 17.09.2020 tarihli, 2016/11194 Esas, 2020/10361 sayılı kararında hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
III- DEĞERLENDİRME
1)Sanık müdafii tarafından hükümden ve tebliğnamenin düzenlenmesinden sonra sunulan dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri de inceleme kapsamında değerlendirilmiştir.
2)Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, ilk celsede iddianamenin kabulü kararı okunup açıklanmadan duruşmaya başlanarak, CMK"nın 191/1. maddesine aykırı davranılması yönündeki itiraz sebebi hakkında yapılan incelemede;
5271 sayılı CMK"nın duruşmanın başlaması başlıklı 191. maddesinin 1. fıkrası şu şekildedir: "Sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır. Sanık, duruşmaya bağsız olarak alınır. Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar."
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.05.2012 tarih ve 2011/2-361 esas, 2012/201 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, ""iddianamenin kabulü kararı ile kovuşturma evresinin başlaması kararın yasal bir sonucu olup iddianamenin kabulü kararının okunmasına bağlı değildir. Bu anlamda iddianamenin kabulü kararının okunması açıklayıcı, bildirici mahiyettedir. Diğer bir ifade ile malumun ilanından ibarettir. Esasında bazı hallerde mahkeme başkanı veya hâkimince okunacak bir karar da bulunmayabilir zira iddianame ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren en geç on beş gün içinde iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır. Bu halde kovuşturma aşaması öngörülen süre sonunda başlar ve doğrudan duruşma hazırlıklarına geçilebilir. Yukarıda belirttiğimiz üzere mahkemenin iddianamenin kabulü kararına karşı tarafların başvurabilecekleri bir olağan ve olağan üstü herhangi bir Yasa yolu bulunmamaktadır. Bu itibarla iddianamenin kabulü kararının taraflara tebliğ gerekmez ve duruşmada okunması bir tebliğ işlemi de değildir.
İddianamenin kabulü kararının okunması 5271 sayılı CMK"nın 191. madde hükmü gereğidir, buna uyulmamasının kanuna aykırılık teşkil edeceği hususunda bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak her kanuna aykırılık mutlak bir bozma nedeni değildir. Mutlak bozma sebebi olan Kanuna aykırılık halleri 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMK"nın 308. maddesinde sayılmıştır. Bunun dışındaki hallerde kanuna aykırılığın bozma sebebi sayılabilmesi için aykırılığın son karara (hükme) tesiri olması gerekir, bozma mahkemece farklı bir karar verilebilecekse bir anlam ifade eder. Bozmanın sonunda başka bir karar verilemeyecekse bozmanın da bir anlamı yoktur.""
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, itiraza konu edilen dosya kapsamında, mahkeme tarafından 15.01.2015 tarihinde açılan ilk duruşmada iddianamenin kabulü kararının okunmadığı, sanığın bu duruşmada hazır olmayıp talimatla savunmasının usule uygun şekilde alındığı, bu doğrultuda iddianamenin kabulü kararının okunmamasının son karara (hükme) tesiri olmadığı dolayısıyla bozma nedeni yapılamayacağı değerlendirilmiştir.
3)Mağdurların soruşturma aşamasındaki anlatımlarına göre olay anında sanık tarafından kendilerine doğrultulan ve bilahare balkonda ateş edilen tabancanın kuru sıkı olduğunu bildiklerinin anlaşılması karşısında, eylemin objektif olarak ciddi ve korkutucu nitelikte bulunup bulunmadığı tartışılmadan, yazılı şekilde hüküm kurulduğuna dair ileri sürülen itiraz sebebi yönünden yapılan incelemede ise; dosya kapsamında bulunan 09.05.2014 tarihli olay, yakalama ve geçici muhafaza altına alma tutanağında, olayın kolluk görevlilerine ihbar edilmesi üzerine olay yerine gelinerek mağdurlara sorulduğunda, sanık ile mağdurlar arasında olaydan bir gün önce, sanığın babası olan ..."ye ait malların paylaşımı konusunda tartışma çıktığı fakat konunun kapandığı, olay günü sanığın tekrar evlerine geldiğini, elinde siyah renkli bir tabanca bulunduğunu, kendilerine hitaben "" ya bu evden çıkın ya da sizi öldüreceğim"" dediğini ve iki el silah sıktığını, mağdurların bu olay nedeniyle korkarak evden ayrıldıklarını ve polise haber verdiklerini beyan ettikleri, her ne kadar mağdurlar soruşturma aşamasında, sanığın elindeki silahın kuru sıkı olduğunu beyan etmiş iseler de, açıkça eylemden önce silahın kuru sıkı olduğunu bildiklerine dair bir beyanlarının bulunmadığı, yine sanığın eyleminden dolayı korkarak evden çıktıkları anlaşılmış, sanığın eyleminin bu anlamda objektif olarak ciddi ve korkutucu nitelikte bulunduğu kabul edilmiştir.
Sonuç itibariyle Dairemiz kararının usul ve Yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
IV- KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Dairemizin 17.09.2020 gün ve 2016/11194 Esas, 2020/10361 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 11.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Hükme iştirak eden üye ..."un, 26.12.2020 tarihinde vefat etmesi nedeniyle imza eksikliğinin giderilemediğine dair 5271 sayılı CMK"nın 232/5. maddesine istinaden düşülen iş bu şerhin altı imzalanmıştır.