14. Hukuk Dairesi 2015/11402 E. , 2017/4172 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.02.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 15.04.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacılar vekiline 26, 27, 28, 29, 34 ve 36 parsel sayılı taşınmazlarda malik görünen ancak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişilerin davaya dahil edilmesi, soyadı olmayan tapu malikleri için tapu düzeltim davası açmak üzere başvuruda bulunması için verilen kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece 06.11.2014 tarihli ara karar ile davacılar vekiline 26, 27, 28, 29, 34 ve 36 parsel sayılı taşınmazlarda malik gözüken ancak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişilerin davaya dahil edilmesi, soyadı olmayan tapu malikleri için tapu düzeltim davası açmak üzere başvuruda bulunması için 1 aylık kesin süre verilmiştir. Davacı vekilinin 06.11.2014 tarihli beyan dilekçesiyle 3 aylık ek süre istemesi üzerine 28.01.2015 tarihli ara kararda 1 aylık kesin süre daha verilmiştir. 15.04.2015 tarihinde verilen kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davada taraf olmayan paydaşların davaya dahil edilmesi için yatırılması gereken masrafın ve kimlerin davaya dahil edilmesi gerektiğinin isim isim açıkça yazılması gerektiğinden verilen kesin süre usulüne uygun değildir. Kaldı ki ortaklığın giderilmesi davalarında taraf teşkilinin sağlanması mahkemenin görevi olup dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen diğer paylı maliklerin adreslerinin tespiti ve gerektiğinde ilanen tebliğe karar verme görevi mahkemeye aittir. Mahkemece yapılması gereken işlemlerin davacı tarafa yükletilerek süresinde yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddedilmesi doğru değildir. Belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.