19. Hukuk Dairesi 2016/14491 E. , 2016/16034 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının ortağı olduğu ... Bankasına olan borcunun 8. 000, 00 TL "sine müvekkilinin kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine bankanın borcu 12.000,00 TL olarak müvekkilinden tahsil ettiğini, müvekkilinin haksız olarak ödediği paranın iadesi için davalı ve anılan şirket hakkında başlattığı icra takibinde yetkiye ve borca itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın öncelikle zamanaşımı, husumet ve yetki yönünden reddi gerektiğini beyan etmekle beraber esasen müvekkilinin şirket müdürü olarak sorumlu tutulmasının hukuka uygun düşmediğinden bahisle davanın esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalının 28.07.2009 tarihinde... Şti"ndeki payını diğe ortak Aydemir Gökakın"a devretmek suretiyle şirketten ayrıldığı ortak olduğu süre içerisinde şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olarak görev yaptığı, kredi sözleşmesini ve limit artırımlarını şirket temsilcisi olarak imzaladığı, ayrıca 26.200,00 TL"lik miktar için müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluk altına girdiği, dolayısıyla borcun, davalının şirket ortağı ve temsilcisi olduğu süre içerisinde oluştuğu ve ödediği miktardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Kararın temyiz incelemesini yapan Dairemiz 03.06.2015 tarih, 2014/20352 Esas ve 2015/8246 Karar sayılı ilamı ile; " Davacı, davadışı şirkete genel kredi sözleşmesi uyarınca verilen kredide kefil olduğunu ve kefil sıfatıyla ödeme yaptığını bildirerek, ödediği miktarın aynı sözleşmede kefil olan davalıdan rucuen tahsiline karar verilmesini istemiştir. TBK"nun 596. maddesine göre, kefil alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olur. Mahkemece kefilin ödediği miktar ve davalı diğer kefilin sorumlu olacağı miktar, genel kredi sözleşmesindeki kefalet miktarı ve limitler dikkate alınarak tespit edilerek, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ödendiği bildirilen alacağın tamamının davalı kefilden tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. " gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde, davacının kredinin 8.000,00 TL "lik kısmından sorumlu olmak üzere müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, icra takibinde davacının kefalet limitini 12.000,00 TL olarak 26.07.2011 tarihinde ödediği, genel kredi sözleşmesindeki kefalet miktarı ve limitleri dikkate alındığında davacının 8.000,00 TL asıl alacağı istemekte haklı olduğu, asıl alacak üzerinden re"sen yapılan hesaplamalara göre 26.07.2011 ödeme tarihinden 16.04.2012 icra takip tarihine kadar geçen süre için 931,83 TL avans (ticari) faiz istenebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Kefilin kefile rücuunda sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde eşit oranda sorumlu olacakları, bu durumda öncelikle davacının hissesine düşen miktar hesaplanarak bunu aşan ödeme miktarı var ise diğer kefile hissesi oranında rücu edebileceği gözetilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.